Asena Kınacı MORAL: BELEMİR VE HAKAN İLHAN KURT

BELEMİR VE HAKAN İLHAN KURT

 

“Kim sahiplenir bilmem; yüklemi  eskise de,

  Öznesi  hiç eskimez, kurduğum cümlelerin…”

 

Asena Kınacı Moral

Hakan İlhan Kurt 1976 yılında Tarsus’ta Avşar bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Niğde Ömer Halis Demir Üniversitesinden mezun oldu. Şair, kamu kuruluşunda halen memurdur. Mersin’de yaşamaktadır. Evli ve bir kız, iki erkek olmak üzere üç çocuk sahibidir.

Kalem kağıt kimdendir, nicedir hal-i arif;

Bağım bahçem üryandır, yolum yolağım nurlu.

Şa üzüm salkımları ellerin kadar zarif,

Her bir tanesi tebliğ, her biri kutlu emir.

Elçiler toplanıyor topraktan allı morlu.

Gök,yüzünü öpüyor; gökyüzünü Belemir…

Hakan İlhan Kurt küçük yaşlardan itibaren şiire tutkundu. Türkçe ile Türk işi nakış gibi renk renk, ilmek ilmek işleyerek yazdığı şiirleri Töre, Kurgan Edebiyat, Siyah-Beyaz Kültür, İnziva, Herfene, Yeni Düşünce, Başarı Edebiyat dergilerinde yayınlandı. Hakan İlhan Kurt 2014 yılında 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamları’na resmî olarak davet edildi ve “Belemir” adlı şiiriyle bu uluslararası edebî etkinlikte kürsü aldı. Şairin birçok şiiri bestecilere de ilham kaynağı oldu ve bestelendi. Şair hakkında Özlem Kızılcık tarafından 2018 yılında tamamlanmış “Hakan İlhan Kurt’un Hayatı, Sanatı ve Şiirleri Üzerine Bir Araştırma” başlıklı yüksek lisans tezi bulunmaktadır.

“İster deli de ister kaçık

İster pusatlan dağlara çık

Kapım ardına kadar açık,

Sen uğra yanıma…”

Şair, Dilâver Cebeci, Basri Gocul, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Hüseyin Nihâl Atsız gibi şairleri örnek almış ve değişik sohbetlerinde bunu vurgulamıştır. Şair, şiirlerinde  öz Türkçe kelimelerle örülü sade, açık ve anlaşılır bir dil tercih etmiştir. Milli romantizmin temsilcisi de diyebileceğimiz şair Hakan İlhan’ın şiirleri, işlediği konular ve üslubu ile yılkı atlarının dağlarda yaylalarda doludizgin koşması kadar coşkundur. Arı-duru Türkçenin bütün söz sanatlarını kullanarak yazdığı şiirlerde mazmunları ve söz sanatlarını Divan Edebiyatı tadında ifade ederken dilimizde, yüreğimizde, dimağımızda Karacaoğlan sadeliğinde Fuzuliler, Bakiler Nedimler canlanır. Şairin “Gülizar Divanı”, “Kutalmışoğlu Süleymanşah Ululaması”, “Köl Tigin Ünlemesi”, “Gök Deyişler Al Betikler”, ve “Gökkandil” isimli şiir kitapları da edebiyat çevreleri tarafından ve okuyucudan ilgi görmüş, takdir almıştır.

“Sabahın burnunda gün ne tanıdık

Ne gözyaşım kadar öfkeme sadık

Ummadık anlarda olur, olmadık

Yerlerden sorulmam, senden yadigar”

Hakan İlhan Kurt’un “Belemir” isimli şiir kitabı şairin tanınmasında büyük role sahiptir. “Belemir” şiiri ve aynı isimli kitabı renk renk çiçek bahçesi zenginliğindeki Türkçe ile yazdığı şiirlerinin beğenilerek şairin gönüllerde taht kurmasını sağlayan eseridir. Belemir, diğer adıyla mavikantaron, baharda buğday tarlalarında mor renkli çiçekler açan bir bitkidir. Hakan İlhan Kurt’un şiir kitabına da bu dağ çiçeği ismini vermiştir.  Şair, çocukluğunun iklimini, toprağını, dağını, taşını, göğünü Peygamber Çiçeği de denilen Belemir’in büyüsüne sardığı kelimelerle anlatır. Belemir’de baştan sona her şiirde şair sevgiliyi sevgiliye anlatırken bir kelimede, bir mısrada, bir dörtlükte, bir beşlikte ya da altılıklarda herkes kendinden bir duygu, düşünce, duyuş bulup daha da sevecektir bu kitabı.

“Perçem perçem ağıt benden

Ne bulduysan dağıt benden

Kalem benden kağıt benden

Bu aşk senden sorulacak”

Belemir’de şair heyecanlarını, özlemlerini, korkularını velhasıl tüm duygu, düşünce, hayallerini ve  duyuşlarını gökkuşağının renk cümbüşüyle kurulmuş bir köprüde yürür gibi anlatır.Onun şiirleri, Türkmen kızlarının kınalı elleridir. Türkmen gelinlerinin oyalı yemenileridir. O, şiir ile dil ilişkisi arasına ahengi yerleştirir. Türkmen otağında serili kilimin motiflerindeki şekil, desen ve renklerin dansı onun şiirlerinde ahenk olarak karşımıza çıkar. Şiirlerinde kullandığı özgün şekil, içerik ve üslup ile gönlünden diline ve kaleme aktardığı kelimeler gönüllerin bam teline basar.

“Ya çöz düğümünü indir yerinden

Ya kır çemberini bin bir yerinden…

Ha koptu kopacak zincir yerinden,

Korkarım, deliye çıkacak adım.”

Hakan İlhan Kurt’un şiirlerinde Türk milletinin yüzyıllar ötesinden bugüne taşıdığı medeniyetin estetik değerleri ete kemiğe bürünür bugünde görünür. Torosların iklimi, bitki örtüsü ve canlı dokusu şiirlerine can verirken şiirlerini okuyanlar Torosları aşıp Turan coğrafyasına doğru yol alır.

“Göğe yüksel dedi, indin derine

Kıyma dedim bir dem o mahşerine

Tövbe et, secde et, otur yerine

Allah var, imanı ziyan eyledin”

Şair şiirlerinde memleket sevgisi ile dolu yüreğinden memleket hatıralarını konargöçer Türkmenlerin gelenekleri ile birlikte şiirlerinde dile getirir. Onun şiirlerini okurken biz de Torosların delişmen çocuğu oluveririz. Şair millet kavramının kişiyi var eden unsur olduğunu ve kültür aktarıcı olduğunu ahenk ve söz sanatları ile örülmüş şiirleriyle sanattan ve estetikten hiç taviz vermeden anlatır. Yörük’ü seven, Yörük’ün çadırını anlatan, Yörüklerin yürüdüğü yollardaki çiçekleri dahi seven şair sevgiliye seslenirken Yörük kültürüyle yazdığı milli şiirlerinin dil, şekil, üslup ve muhteva  olarak özgünlüğü ile  evrenselliğe koşan bir sanatçıdır.

“Yüksünmeden taşırım, zerre zay ilamını

Yüksünmem, sabahleyin duyunca selamını.

“Yık” desen yıkacağım, nice aşk kelamını,

Bir emir cümlesinden bu kadar mı uzaksın”

Hakan İlhan Kurt şiirleriyle ve özellikle Belemir isimli şiir kitabıyla öznesi hiç eskimeyecek bir işe imza atmıştır. İman ve inanmışlıkla ruh ve nefis terbiyesini şiirleriyle anlatan şair, “ben” derken okuyucu da şiirleri okuyup su gibi kana kana içtikçe herkes kendi “ben”lerini bu şiirlerin içerisinde bulacaktır.

“Bu şehir tanır beni|

Ey yar titrer yüreğim türküler yaktığımda,

O geniş meydanlarda aşkınla beslenirim.

Bakışlarını saklar bu şehir baktığımda,

En ıssız köşelerden bir sana seslenirim.”