Asena Kınacı MORAL: Zamanı Mağlup Edenler

ZAMANI MAĞLUP EDENLER

 

Asena Kınacı MORAL

Oğuz Kağan Destanı’nı ilk okuduğumda küçük bir çocuktum. Oğuz Kağan gibi büyük bir dedem olduğu için gururlandım. Her zaman da bu gururla yaşadım, yaşayacağım. Destan“ “Ay Kağan’ın yüzü gök, ağzı ateş, gözleri elâ, saçları ve kaşları kara, perilerden daha güzel bir erkek evladı oldu. Bu çocuk, annesinden ilk sütü emdikten sonra, çiğ et, çorba ve şarap istedi. Kırk gün sonra büyüdü ve yürüdü.” diyerek devam ederken destanın büyüsünün içinde kayboluyordum. Bebek Oğuz Kağan büyüyüp delikanlı oluyor ve kahramanlıkları bir bir anlatılıyordu. Bu destanı okudukça Oğuz Kağan bir destan kahramanı olmaktan çıkıyor hayal değil gerçek bir kahramana –gözümde, gönlümde büyüyerek- dönüşüyordu. O geçmişte değil bugünde yaşayan; sırtında sadağı ve okları, belinde kılıcı, omzunda gürzü ile canlanıp karşımda duruyordu. Önünde giden Bozkurd’un tüyleri ile Oğuz’un omuzlarına düşmüş saçları hafif esen Demir Dağ’ın rüzgarında dalgalanmaktaydı.

Oğuz Kağan ömrünü güzel devleti, güzel evlatları ve güzel yurdunun güzel töresine adayarak yaşadı. Ölüm döşeğinde güzel evlatlarına vasiyeti güzel devletini, yurdunu ve töresini ilelebet yaşatmaları idi. Son nefesinde bile bugüne kanını, yüzünü, emanetini aktaran hürmete layık kutlu bir ata olarak ölümü öldürerek bu dünyadan göçüp gitti.

Büyük Türk Hakanı Attila hem kahraman güçlü bir komutan olarak hem de zeki bir devlet yöneticisi olarak Avrupa’yı dize getirdi. Avrupalılar için Attila “Tanrının Kırbacı” “Tanrının Kılıcı”ydı. Atilla dünya durdukça tulgası başında atının üzerinde Roma’nın kapılarında olacaktır. Doğu Roma elçilerine “ Güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar her yeri fethederim.” diyerek Oğuz Kağan Ata’dan miras olan bu sözünü tutarak milletine, devletine ve töresine yaraşır bir evlat olurken bugünün çocuklarının da Atilla Ata’sı oldu.

Bilge Kağan “Üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insan oğlu kılınmış. İnsan oğlunun üzerine ecdadım Bumin Kağan, İstemi Kağan oturmuş. Oturarak Türk milletinin ilini töresini tutuvermiş, düzenleyi vermiş. Dört taraf hep düşman imiş. Ordu salarak dört taraftaki milleti hep almış, hep tâbi kılmış. Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş. Doğuda Kadırkan ormanına kadar, batıda Demir Kapı’ya kadar kondurmuş.» diyerek bunu da taşlara yazdırdığı günden bu yana yazdıkları, yaptıkları ve değerleriyle yaşayıp sevilip unutulmuyor, unutulmaz, unutulmayacak. Oğuz Kağan töresince yaşayan ve dedelerine saygı ve sevgisini -Bumin ve İstemihan Atalarını- taşlara kazıyarak gösteren Bilge Kağan, imanlı yüreği ile “Zamanı Tanrı yaşar.” diyordu ama zaman kavramını alt-üst ederek “zamanlar üstü “ olmayı başardı.

Selçuklu hükümdarı Alparslan Malazgirt Ovası’nda Doğu Bizans Devleti ile savaş öncesi Cuma namazı sırasında yaptırdığı bir geçit resminden sonra, ordusuna şu konuşmayı yapmıştı:

“Ya Rabbi! Seni kendime vekil yapıyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda savaşıyorum. Ya Rabbi! Niyetim halistir, bana yardım et, sözlerimde hilaf varsa beni kahret.

Ey Askerlerim!

Eğer şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. O zaman ruhum göklere çıkacaktır. Benden sonra Melikşah’ı tahta çıkarınız ve ona bağlı kalınız. Zaferi kazanırsak istikbal bizimdir. Biz ne kadar az olursak olalım, onlar ne kadar çok olurlarsa olsunlar, bütün Müslümanların minberlerde bizim için dua ettikleri şu saatte kendimi düşman üzerine atmak istiyorum. Ya muzaffer olur, gayeme ulaşırım; ya şehit olarak cennete giderim. Sizlerden beni takip etmeyi tercih edenler takip etsin. Ayrılmayı tercih edenler gitsinler. Burada emreden sultan ve emredilen asker yoktur. Zira bugün ancak ben de sizlerden biriyim, sizlerle birlikte savaşan gaziyim. Beni takip edenler ve nefislerini ulu Allah’a adayanlardan şehit olanlar cennete, sağ kalanlar ise ganimete kavuşacaklardır.”

Alparslan, Malazgirt Ovası’nda bu konuşmasıyla kendini devletine, milletine, töresine adadığını askerlerine de düşmanlarına da kanıtladığı gibi Anadolu’yu yurt yaparak biz evlatlarına da kanıtlamıştır. O beyaz atı ve beyaz elbisesi ile Oğuz Ata’nın emaneti kutsalları için daima ölüme hazır haliyle dün-bugün-yarın Türk milletinin kıymetli atası olarak hep yaşayacaktır.

Osman Bey, göğsünden çıkan dalların ulu bir çınara döndüğünü gördüğü rüyasıyla Allah’ın kendisine kut verdiği büyük hakanlarımızdan biriydi. İlay-ı Kelimetullah ideali ile Oğuz Ata’nın devletini doğudan batıya Kızılelma ülküsü ile ebed -müddet yaşatmaya ant içmişti. Üç kıtada Oğuz Kağan emanetinin taşıyıcısı bir imparatorluğun kurucusuydu. Yiğitliği, cesareti, aklı ve feraseti ile atalarına layık ölümsüz bir evlat olurken bizlere de kutlu bir ata olarak hep örnek olmuştur. Yarınlarda da O’nun idealleri Türk çocuklarının hayalini-düşünü süsleyecektir. Gelecek nesillerin Osman Beyi olarak tüm zamanlarda hep yaşayacaktır.

Bayezıd, dedeleri gibi iyi bir idareci, asker, komutan ve hükümdardı. Doğu ve batıdaki düşmanlarına karşı aldığı kararlar ve manevralarda son derece hızlı hareket kabiliyetinde olduğu için “Niğbolu Fatihi”ne milleti tarafından “Yıldırım” unvanı verilmişti. Ömrünü devletine, milletine, töresine adayan bu büyük Türk hükümdarı atalarına layık bir ömür sürerken torunlarına da şan bırakmış ölümsüzler arasında zamanı mağlup eden Türk Atası’dır.

“İstanbul mutlaka fethedilecektir Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.”diyen Sevgili Peygamberimizin takdirini daha doğmadan önce kazanmış Fatih Sultan Mehmet, hem atalarının emanetini hakkıyla taşımış hem de biz torunlarına bu emaneti hakkıyla teslim etmiştir. Peygamberimizin övgüsüne daha dünyaya gelmeden önce mazhar olan Mehmet Ata’mız bize ve bizden sonraki nesillere Oğuz Ata’nın vasiyetini taşıyacaktır. Genç Fatih’in torunları İstanbul emanetine daima sahip çıkacaklardır. Onun Akşemseddin Hocası ile muhabbeti Türk çocuklarına daima örnek olacaktır. Fatih Sultan Mehmet yalnız çağ açıp çağ kapatan bir hakan değil zamanı mağlup eden büyük Türk Atası’dır.

Sert mizacı ile milleti tarafından “Yavuz” adıyla anılan Selim Han, sekiz yıllık devlet yönetiminde lider olarak yapması gerekenleri yaparak Oğuz Ata’nın emanetine sahip çıktı. Oğuz Kağan’ın emanetleriyle birlikte Sevgili Peygamberimizin emanetlerinin de sorumluluğunu cesurca taşıdı. Mısır seferinde gördüğü bir kölenin kulağındaki küpeyi merak edip sormuştu. Köle oldukları için küpe taktıklarını öğrenince “Biz de Allah’ın kuluyuz!“ diyerek alçak gönüllüğünü göstermişti. Allah’ın rızasının peşinde, devletine, milletine, töresine adanmış ömrüyle-küpeli tasvir edilen tablosuyla- yavuz bir Türk Atası olarak önüne çıkan tüm orduları yendiği gibi zamanı da yenerek hep yaşayacaktır.

Mustafa Kemal…Mavi gözleri hep karşımızda olacak. Oğuz Kağan Atamızın emanetine sadakati ile Oğuz Kağan’ın torunlarına duyduğu büyük sevgi ve inanç ile kazandığı başarılar bıraktığı miras devlet, vatan, bayrak yüzyıllar sonra doğacak torunlarının da yüreğinde onu daima yaşatacaktır. Oğuz Kağan Ata’nın emaneti, Türk çocuklarına O’nun “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” inancıyla aktarılacaktır. Alparslan Ata’sının Malazgirt Ovası’ndaki duruşuyla Sakarya’da “Size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” nidası kulaklarımızdan hiç gitmeyecektir. Milletinin ona verdiği “Atatürk” ismiyle zamanı mağlup edenler arasında hep var olacaktır.

Onlar bu dünyadan göçüp gittiler… Zamanı mağlup ederek…Bize bizi emanet bırakarak…

Asena Kınacı Moral
asenakmoral@ulkucukadro.com

TÜM YAZILARI

SULTAN NAVRUZ
BEDAVA ÜLKÜCÜLÜK
ZAMANIN ELİNDEN TUTMAK
YESEVÎ ATA’DAN ÖYKÜLERİ OKUMAK
DEVLET BAHÇELİ A TAKIMINI BELİRLEDİ! İŞTE MHP BAŞKANLIK DİVANI
ÇAĞLAYANLAR ‘’MÂVİŞ’’ ÜZERİNE
ZAMANI MAĞLUP EDENLER
ÜLKÜCÜ HAREKETİN DOKTRİNER EĞİTİMİ
YUNUS EMRE’YLE HASBİHAL – 3
DEVLET BAHÇELİ A TAKIMINI BELİRLEDİ! İŞTE MHP BAŞKANLIK DİVANI
ÇAĞLAYANLAR ‘’MÂVİŞ’’ ÜZERİNE