Teslime DUMAN: MASUM

 

 

MASUM

Teslime Duman

 

Gönül Alan, Gönül Veren, Hüzün Kaldı Geriye, Dünyanın Ortasındaki Şehbal, Yüreğimi Yaktıkları Sene 1915, Bayatkulu’nun Sırrı, Çalın Davulları, Meriç’in Suları Kanayınca, Annem Gelince Aklıma, Serencam ve Azad Bek isimli eserlerin yazarı Bülent Keskin tarafından kaleme alınan iki yüz sayfalık bir roman Masum.

Akıcı ve sade üslubu ile insanı yormadan olayların içine çekiyor. Asıl kahramanı Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey. Yaşanmış gerçek olaylar roman tekniğiyle veriliyor, zihinlerde müşahhaslaştırılıyor. Mekan olarak olayların yaşandığı yerler bugün Yozgat diye bildiğimiz Bozok vilayeti. Boğazlıyan, Menteşe, İğdeli, Çakmak, Ürneç, Çayıralan, Kaletepe, Alidemirci, Çokradan, Kumkuyu bugün bile birçoğumuza o kadar tanıdık geliyor ki.

  Yaşananların arkaplanı

Romanda olaylar kronolojiye uygun olarak veriliyor. Birinci Dünya Savaşına kaybedilen toprakları geri almak, yeniden toparlanabilmek için samimi duygularıyla girildi. Ordu birçok cephede birden savaşmak zorunda kaldı. Eli silah tutan erkekler askere alındı. Geride kalan kadın, çocuk ve yaşlılar savunmasız kendi kaderleriyle baş başa kaldılar. Bunu fırsat bilen Türk olmayan unsurlar hıyanet ve casusluk faaliyetleri ile çeteler kurarak, savunmasız halka yönelik zulüm ve katliamlara başladılar. Bunlara bir de İngiliz, Fransız ve Amerikan gibi yabancı mihrakların kışkırtması eklenince olaylar iyice çığırından çıktı ve birçok yerde isyanlar başladı. Düne kadar “tebaa-i sadıka” olarak bilinen Ermeniler çetecilik faaliyetlerine giriştiler. Huzur içerisinde birlikte yaşamakta oldukları kapı komşularına, kız alıp verdikleri hısım akrabalarına akla gelmedik işkence ve zulümlerle birlikte katliamlara başladılar. Devlet, süregelen savaşlardan bitap düşmüş savunmasız Anadolu halkıyla birlikte olaylara karışmayan Ermeni vatandaşları korumak ve isyanları bastırmak için Tehcir Kanunu dediğimiz yasayı çıkarmak zorunda kaldı. Bu yasayla birlikte içeride rahat durmayan bu isyancı topluluklardan bir kısmı her türlü güvenlik tedbirleri alınarak yanlarında görevli refakatçilerle birlikte bulundukları yerlerden farklı bölgelere göç ettirildi. Tehcir dediğimiz bu göçler sırasında münferit olarak yaşanan bir takım olumsuzluklar sınırlı sayıda olduğu gibi buna mahal verenler de Devlet tarafından cezalandırılmıştır.

Mondros Mütarekesinin imzalanması ve Sadrazam Tevfik Paşa başkanlığındaki Hürriyet ve İtilaf Fırkası Hükümetinin kurulmasıyla birlikte İngiliz, Fransız ve Amerikalılar hükümete baskılarını daha da artırmaya, her türlü silah ve eğitim desteği verdikleri Ermenileri kendi emelleri için maşa gibi kullanmaya başladılar. Bu kitapta Ermeni kökenli çetecilerin tehciri bahane ederek Bozok vilayeti dahilinde yaşayan masum Türk insanına yaptıkları zulümlerle hem suçlu hem güçlü pozisyonunda  Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’e atılan iftiralar, desteksiz ve delilsiz suçlamalar anlatılmaktadır.

  Kemal Bey

Mekteb-i Mülkiye-i Şahane’yi başarıyla bitirdikten sonra Beyrut vilayeti maiyet memurluğu, Merkab kazası kaymakamlığı vazifelerinden sonra Gebze Kaymakamlığı ve 12 Haziran 1915 tarihi itibariyle de Boğazlıyan Kaymakamlığına atanan Arif oğlu Kemal Bey vatansever, Türk Milliyetçisi serdengeçti devlet adamlarından biridir. Mütarekeden sonra İtilaf devletleri Tehcire karar verenlerle tehcir sırasında görev başında bulunan devlet adamlarını kendilerine göre belirlemişlerdi. Sevmedikleri, istemedikleri vatansever devlet adamlarını türlü iftiralarla istedikleri gibi tutuklatıyorlardı. Bunlardan biri olan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’e Tehcir sırasında gerekli tedbirleri almamak, insanları soğukta sevk ederek kırılmalarına sebep olmak, para ve değerli eşyalarını alarak öldürtmek gibi suçlar isnat edilmiştir. Tehcirin 18 Temmuzda başlayıp Eylül ortalarında sona erdiği göz önüne alındığında Tehcir edilenlerin soğuktan kırılmalarının aslının olmadığı ortaya çıkmasına rağmen yine de bununla suçlanmıştır. Ayrıca Tehcir kafilelerinin güvenliğini ve sağlığını temin için her türlü tedbirin alındığını da biliyoruz. İşgalciler, küçük çocuklara süt temininden tutunda imkânlar ölçüsünde doktor görevlendirilmesine kadar her türlü tedbir alındığı halde asılsız iddialarla Türk milliyetçisi devlet adamlarını tutuklatmak ve hatta idamlarını sağlamak üzere kendilerini kurgulamışlardır.

Yaşananlar, tehcire giden yol, yalancı şahitlerle yapılan suçlamalar ve nihayet Boğazlıyan Kaymakamı Türk Milliyetçisi Kemal Bey’in idamına kadar varan olaylar zincirini en ince ayrıntısına kadar yer yer gözleriniz yaşararak, yer yer öfkeyle dolarak bu kitapta okuyacaksınız. Yalancı şahitlerin yaptığı suçlamalarla birlikte mahkeme başındaki sözüm ona paşaların muhiplerine yaranmak için gösterdikleri tavır içler acıtıcıdır. Yalancı şahitlerin ifadelerini okurken. Bu kadar da olmaz diyeceksiniz. Kemal Bey’in savunma sırasında anlattıklarıyla taban tabana zıt olduklarını göreceksiniz. Darağacına giderken söylediği yürekleri dağlayan sözler Türk milliyetçisinin ruhunda derin izler bırakmıştır: “Sevgili Vatandaşlarım! Ben bir Türk memuruyum, aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki ben masumum. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer buna adalet diyorlarsa kahrolsun böyle adalet! Benim sevgili kardeşlerim, asil Türk Milletine çocuklarımı emanet ediyorum. Bu kahraman millet elbette onlara bakacaktır. Vatan uğrunda cephede ölen bir insan gibi şehit gidiyorum. Allah vatan ve milletimize zeval vermesin, âmin!”

  Sonuç

Tehcir hakkında bilgisi olmayan maalesef pek çok insanımız var olduğu gibi kendisini aydın sınıfında gören pek çok kimse de bu olayı maalesef pişirip pişirip ortaya sürmektedir. Türk’ün bugünü ve yarınına ihanet derecesinde ithamlarda bulunanlar ödüllerini, dün Kemal Bey’in idamına alkış tutanlardan almaya devam ediyorlar. Devletin almış olduğu bu iskân hareketiyle ilgili kısa, öz ve net bilgi sahibi olmak isteyenlerin, roman tekniğiyle yazılmış bu eseri okumalarında büyük yarar görüyorum. Dönemin gerçeklerini sıkılmadan okuyacak “Masum” ile vay be diyeceksiniz.

Memleketin sadece küçük bir bölgesinde Yozgat ve civarında Ermeni çetelerinin Türk köylerine, Türk insanına ve hatta kendileri gibi devlete ihaneti düşünmeyen Ermeni vatandaşlara vahşiyane olarak gözleri dönmüş bir şekilde yaptıkları işkence, tecavüz ve katliamları içiniz acıyarak ve öfkeyle okuyacaksınız.

Tehcir sırasında yaşananlardan sorumlu tutularak işkence, sürgün ve idamlara maruz bırakılan Türk milliyetçisi devlet adamlarımızı Kemal Bey’in şahsında burada hatırlayacaksınız.  Ruhları şad olsun.

Azad Bek’den sonra okuduğum Masum, Çalın Davulları ve Meriç’in Suları Kanayınca isimli romanların sahibi Bülent Keskin’i kutluyorum. İnşaallah diğer eserlerini de okuyacağım. Kalemi daim güçlü, eserlerinin okuyanı bol olsun. Zira eserlerinden öğrenilecek çok şey var.

ONLİNE SİPARİŞ:
https://www.kitapyurdu.com/kitap/masum/616921.html