Metin BOZDEMİR: Hayat Dedikleri…

Hayat Dedikleri
Metin BOZDEMİR
Genel olarak her insanın yaşadığı dönüm noktaları vardır ömür çizgisinde..
Belli bir yaşa kadar gözler hep ileriye bakar.
Refah, huzur ve saadet içinde yaşama arzusu bütün benliği sarıp, güzellikleri arar.
Ve bir şekilde geçip gider hayat..
Gerek mutluluklar, gerek sıkıntılar,
Gerek hayâl kırıklıklarıyla..

Bir adım öne atıyor isek,

Bir adım da geriye gideriz yıllar ilerledikçe…

Çocukluk yıllarımız, yaptıklarımız, yapamadıklarımız, Ahhlar, vahlar, pişmanlıklar keşkeler…
“Dönülmez akşamın ufkundayız”dır
“Vakit çok geç
Bu son fasıldır ey ömrüm
Nasıl geçersen geç..” dir artık..
Anne baba, ata nasihatleri, deyişler, hikmetler, vecizeler, güzel sözler, öğütler, hadisler, ayetler..
Bir kulaktan girmiş, öbüründen çıkmıştır
nice kulaklar misali..
Farklı bünyelerde tekrar yaşananlar, pişmanlıklar..
Niceler kondu göçtü bu dünyadan,
Nice güzeller, nice zenginler,
Nice nemrutlar, firavunlar,
Kötüler, iyiler, yiğitler, kahramanlar…
Bir isim kalır geriye, bir nam kalır,
Ya iyidir sahibini, mahşer günü payidar eder,
Ya ebediyyen bir kepaze..
Ya da toprağın sürekliliğini sağlayan bir gübre..
“Kullanma Kılavuzu”na uygun yaşandığı takdirde,
Hiç te kısa sayılmayacak ömür..
Gelip geçer bir şekilde.
Şairin dediği gibi;
“Hafızada onca talan ve arta kalan yaralarla
Ansızın parlayan kurşunlarla da olsa geçecek
Gelip geçecek işte
Bir şeymiş, bir hiçmiş yani, yalanmış, suretmiş
Meğer hakikat neymiş denecek gibi, geçecek
Çehremizde ayışığı, gözümüzde fer
Çağrıldığımız anda meydana
Herşey bitecek
Ve gelip geçecek işte…”
“Hayat mı, püf desen kopacak iplik,
Çıkmaz sokaklarda varılmaz gidiş.” çaresizliğince ve
“Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum;
Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum…”
pişmanlığınca ise, yaşamanın çok anlamı da kalmıyor herhalde..
“Çırpınıştır hayatı daha canlı yapan;
Çırpınıştır hayatı kanatlandıran!” der ya yine şair…
Gençlik yıllarımı düşünüyorum da..
Coşkun bir sel gibiydik, hepimiz deli fişektik.
Allah’tan aile ve hocalarımız sayesinde bendimizi bulmuştuk da, arkımızda akıyorduk.
O nasıl bir motivasyondu?
Halâ düşündükçe şaşarım.
Sonra üzerimizden silindir gibi 12 eylül geçti. Yaşadığımız sıkıntıların haricinde, adeta esaret hayatı yaşadık yıllarca…
En basitiyle trafik suçu bile olsa infazımızın yanacağı endişesiyle azami bir dikkatle yaşadık, sindirildik..
Bu eziklik sosyal yaşantımızı da tahakkümüne aldı. Çocuklarımız olarak sizler de payınıza düşeni yaşadınız.
Ancak geriye dönüp baktığımızda utanılası veya unutulası bir çirkinlik yok hayatımızda elhamdülillah…
Keşkeler, fakatlar, amalar hayatın gerçeği zaten.
Hayatın son dönemecindeyiz artık.
Maddiyattan çok, manevi huzurla yaşanası son yıllar..
Bilirsin, insan hangi yaşta ölürse ölsün,
Tekrar dirileceği yaş otuzbeş..
İşte hayatınızın en önemli dönüm noktasında,
Yaşınızın altın çağındasınız.
Ancak unutmayın, insan hayatının en hızlı aktığı,
Çar çabuk geçtiği dönem de işte bu dönem..
Ömrünüzün geri kalanındaki yaşama kalitesini, şu bir kaç yıllık performansınızla belirleyeceksiniz.
Şimdi meyve toplamaktan daha çok, meyvenin kalitesini artırmak olmalı çabanız.
Ve bu süreç içerisinde sizin en büyük düşmanınız, yine kendinizsiniz, yani nefsiniz..
Uzunca sıkıntılı bir dönemden sonra işlerin yoluna girmesiyle bir rehavet, bir atalet yaşayacaksınız.
İnşallah yaşamazsınız veya rehavetinizi çabuk atlatırsınız, “Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok”
Herkeste olan nefs sizde de var ve şairin dediği gibi “bize önce biz düşman…”
Sosyal şartlarda saygın bir mesleğiniz var,
tabi içini doldurmanız şartıyla..
Hani şairin bir sözü var ve güftedir aynı zamanda;
“Kâh çıkarım gökyüzüne seyrederim âlemi,
Kâh inerim yeryüzüne seyreder âlem beni”
Arada bir yukarılardan kendine bak, kendini seyret.
Emekli olduktan sonra, hayatın ne kadar kısa olduğunu bir kez daha idrak ettim. Hayatım daha bir dolu geçmeye başladı ve zaman bulamaz oldum.
Yapacak ne çok şey varmış meğersem..
Boşa harcıyacak zamanı bulanlara, kahvehanelerde zaman öldürenlere daha bir acıyorum artık.
Okumak, yazmak, toprakla uğraşmak, evin bakımını yapmak ve daha neler neler…
Okudukça ufuklarda dolaşıp, enginlere açılıyorsun zaten..
Balkanlarda, Ortadoğu da vb. coğrafyalarda yaşayan Türk’lere daha başka bir gözle bakar oldum.
Hepsi kahraman benim gözümde,
Ve sahip çıkılması gereken birer emanet..
İşte senin için bundan daha güzel bir motivasyon olamaz.
Ne mutlu sana ki Yüce Allah, seni o kahraman ecdadın torunlarıyla karşılaştırdı, gereğini de yapma potansiyeli var sende:
“Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!”