Prof. Dr. Şükrü Elçin: BAHÇESARAY ÇEŞMESİ

Kırım Hanlarından Kırım Giray Han’ın Bahçesaray’daki Han Sarayı’nda, XVIII. Yüzyılda eşi Dilâra Bikeç Hatun
için yaptırdığı meşhur Gözyaşı Çeşmesi, birçok şâire ilham kaynağı olmuştur. Ünlü Rus Şaîri Puşkin’in uzun bir şiiri vardır. Bizim edebiyatımızda bu çeşme için yazılmış en güzel şiir, Şükrü Elçin’in bu şiiridir:

 

BAHÇESARAY ÇEŞMESİ
 
Bahçesaray’da bir “Gözyaşı Çeşmesi” vardı, Akyar mermerinden yapılmış,
Bu çeşme Kırım Giray’ın gönül ikliminde açan nilüferdi.
Bu çeşme Kerem’di, bu çeşme Aslı’ydı, bu çeşme Dilârâ Bikeç selsebiliydi,
Bu çeşme gazilerle, erenlerle, şehitlerle beraberdi.
*
Gaspıralı İsmâil bu çeşme başında duydu, sesini tarihin;
Bu çeşmede uyandırdı Cemiller’i geçmiş zaman hüzniyle hâtıralar.
Kuru dallar, bu çeşme akar iken sevinçle yapraklanırdı,
Bu çeşme akar iken akmaz oldu göç etti Anadolu’ya kuşlar.
*
Sen, Yayla Dağları’nın rahmeti, sen sevdâlara nakış çeşme;
Sen, Sibirya yollarında sürgün onbinlerin, yüzbinlerin yürek acısı.
Sen, Akmescit câmiinde Karahisârîce bir sülüs,
Sen, Mengli Giray divânında ta’lik yazısı.
*
Bu gece, tûğa dil bağladı Gazi Giray, kâkül-i hoşbû yerine,
Bu gece, Cenevizli tavşan, Gedik Ahmed Paşa Karadeniz’de şahin;
Bu gece, şimşeklere el sallayan süvariler Tuna’dan geçti,
Bu gece, denizi yara yara yaklaştı Kefe’ye gemileri Fâtih’in.
 
II
Gözleve’de Âşık Ömer’in sazı asılı kalmış duvarda,
Kefe’nin Kızlar Kulesi’nde baykuşlar ötmektedir.
Ay bir sarı gül Çadır Dağı’nda bu gece, donmuş, garip;
Bahçesaray’da Gözyaşı Çeşmesi’nden kan akmaktadır
 
Sibirya yollarında bir türkü tutturmuş Sudaklı kız, yanık;
“Sağlıkla kal vatan” derken içimi kemirdi firâk,
Hacı Giray’ın türbesinde yanan mum sönmüş artık,
Salacık Boğazı’nda kuşlar ötmez olmuş, susuzluktan çatlamış toprak.
 
Zehirli rüzgârlar estiAkyar’ın bahtı üstüne,
Zülfü gece, yanağı gündüz gelinleri sardı peygamber yası.
İstanbul’da yayıldı Hırka-i Şerif’ten Kur’an sesi perde perde,
Erik ağaçlarında sallanıp kaldı çocukların rüyâsı.
 
Bu gece gökyüzü kurşunla örtülü,
Bu gecenin karanlığında nefes alamaz insan.
Korkudan göz pınarları kurumuş analar, evlâtlar gelmez kaleme,
Bu gece insanlık yerde sürünüyor, memleket olmuş bir zindan.
 
Biz Geray’dık, biz Çora Batur, biz Edige, biz Dilâra Bikeç’dik.
Üç dişli tarak damgamızla azîz-i vakt iken a’da zelîl kıldı bizi.
Kırım’da beyaz kefenlere sarılı nur yüzlü ölülerimizle birlikte,
Susuz ceylânlar gibi kaybettik hürriyetimizi.
 
Biz zamana hükmedenlerin soyundan, Altaylar’dan gelmişiz,
Tanrı’nın verdiği emaneti Zâlim bizden alamaz.
Kasım’da buz tutan göl Mayıs’ta çözülür bir gün,
Gece, gecenin içinde tulû-i haşre kadar sürmez.
 
III
Sen, Orhon’dan, İdil’den, Sakarya’yla Aras’tan gelen su;
Sen, besmeleyle abdest alanların şiiri Dilâra’m.
Bu gece Fatih’in minareleri niyazdadır senin için,
Yağmur yağar bu gece, yer doymaz, ben sana nasıl doyam.
 
Ayvalık’ta Şükrü Elçin dert için gözyaşına şeydâdır,
Akmaz iken akar elbet suyun çeşme, geçer azme hâil zulmün korkusu.
Dest bûsi arzusiyle ölürsem dostlar,
Kûze eylen toprağım sunun anınla yâre su.
 
BAHÇESARAY ÇEŞMESİ, Ağustos, 1981
Prof. Dr. Şükrü Elçin (1912-2008)
***
TÜRK KÜLTÜRÜ Dergisinin 314. sayısında şiir şu not ile yayınlanmıştır.
(*) Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU bu şiiri okuduğu ve yanında bulundurduğu için Taşkent’te yargılanmıştı.
Şakir Selim’in “Bahçesaray” şiiri, uekiz yıl sonra sanki bu şiire bir nazire oldu. Bu vesileyle her iki şiiri yayınlıyoruz.

***

BAGÇASARAY / Kırım Tatar Türkçesi

Yeşil caplar arasında esken yelin
Tar sokaklı maallelerde kimni aray?
Neçün kurup kaldı sırlı çeşmelerin?
Söyle mana, Bagçasaray, Bagçasaray
“Çürük Suv”nın boylarında tamır atkan
Selbilerin neçün ösmey, neçün kavray?
Otuz eki ay-yıldızın kayda batkan?
Söyle mana, Bagçasaray, Bagçasaray.
Yigirminci asırdan da merametsiz
Bir asirnı kördü meken bu Hansaray?
Tarihinde yıl oldu mu dert-zametsiz?
Söyle mana, Bagçasaray, Bagçasaray.
Beftanlardan kamburaygan kutsız kibi
Alçak-campik evler kimden imdat soray?
·Kimler etli bu evlernin öz sahibi?
Söyle mana, BagçP,saray, Bagçasaray.
Kimler etli bu caplarda koy cayratıp
“Top kayanın” kölgesinde ‘kaval çalgan?
Allı-pullu feslerine guller takıp,
Gugüminen çeşmelerden suvlar algan?
Kayda şimdi o yosmalar? Ne yerlerde
Çalargan ve siyrekleşken saçın taray
Sen olarnı hatırladın nice kere?
Söyle mana, Bagçasaray, Bagçasaray.
Rast ketirdim bir yosmam sokagında,
“Merabanız … ” dedi, kaşı-közü kara.
Karadeniz dalgalandı ten-kanımda,
İnan buna; Bagçacaray, Bagçasaray.
Afu eyle, sana tanış olgan tilden
Böyle sözni eşitmedin nice zaman.
Biz epimiz ırak edik tuvgan ilden
Asretlikte öleyazdık aman-aman!
Öleyazdık dertke derman tapalmayıp
Hastalıgı gizli olgan biçareday.
Sen de taldm icranlıkta yıllar sayıp,
Çok yıprangan Bagçasaray, Bagçasaray.
Bu künge de takdirime bin evalla !
Yettim sana boranlarga ogray-ogray.
Sevem seni olsan bile nasıl alda,
Bagçasaray, Bagçasaray, Bagçasaray!Şakir SELİM

(*) Şakir Selim’in bu şiiri çok önceden yazıldığı halde mahzurlu bulunduğu için uzun müddet yayımlanamamış ; nihayet, Kırım Türklerinin Taşkent’te yayımladığı “Lenin Bayrağı” gazetesinin 14 Şubat 1989 tarihli nüshasında neşredilmiştir. Şiir, latin harflerine aktarılarak Emel dergisinin Ocak-Nisan 1989 sayısına alınmıştır.BAHÇESARAY / Türkiye Türkçesi

Yeşil yamaçlar arasında esen yelin
Dar sokaklı mahallelerde kimi arar?
Niçin kuruyup kaldı sırlı çeşmelerin?
Söyle bana, Bahçesaray, Bahçesaray.

“Çürük Suv”un boylarında kök (damar) salmış
Selvilerin niçin büyümez, niçin solar?
Otuz iki ay yıldızın nerde batmış?
Söyle bana, Bahçesaray, Bahçesaray.
Yirminci asırdan daha merhametsiz
Bir asrı gördü mü ki bu Hansaray?
Tarihinde yıl oldu mu dert-zahmetsiz?
Söyle bana, Bahçesaray, Bahçesaray .Bühtanlardan kamburlaşan bahtsız gibi
Alçak basık evler kimden imdat sorar?
Kimler idi bu evlerin öz sahibi?
Söyle bana, Bahçesaray, Bahçesaray.

Kimlerdi bu yamaçlarda koyun yayıp
“Topkaya”nın gölgesinde kaval çalan?
Allı pullu feslerine güller takıp,
Güğüm ile çeşmelerden sular alan?Nerde şimdi o güzeller? Nerelerde
Ağarıp seyrekleşen saçlarını tarar?
Sen onları hatırladın kaç kere?
Söyle bana, Bahçesaray, Bahçesaray.

Rast gelmiştim bir güzele sokağında,
“Merhabalar … “, dedi, kaşı gözü kara,
Karadeniz dalgalandı ten, kanımda,
İnan buna, Bahçesaray, Bahçesaray.
Affeyle, sana tanış olan dilden
Böyle sözü işitmedin nice zaman.
Biz hepimiz ırak idik doğma ilden
Hasretlikte öleyazdık aman aman!
Ölüyorduk derde derman bulamayıp
Hastalığı gizli olan biçare gibi.
Sen de daldın hicranlıkta yıllar sayıp
Çok yıpranan Bahçesaray, Bahçesaray !
Bu güne de kaderime bin eyvallah !
Vardım sana boranlara çarpa çarpa;
Severim seni olsan bile ne halde,
Bahçesaray, Bahçesaray, Bahçesaray !
Şakir SELlM