+++Dr. Hayati BİCE: 2016: Ahmed Yesevî Yılı ve Düşündürdükleri

2016: Ahmed Yesevî Yılı ve Düşündürdükleri

Dr. Hayati BİCE

ORTADOĞU Serbest Köşe / 2016-05-06 10:27:24

http://www.ortadogugazetesi.net/makale.php?makale=dr-hayati-bice&id=22062

Basınımızda da yer aldığı üzere Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO), 2016 yılını “Ahmed Yesevî Yılı” olarak ilan etti. UNESCO Türk Milli Komisyonu tarafından sunulan ve örgütün Dış İlişkiler Komisyonu’nca kabul edilen öneriye göre Ahmed Yesevî’nin ölümünün 850. yıl dönümü vesilesiyle dünya çapında anılması kararlaştırıldı.

UNESCO’nun Ahmet Yesevî’yi 2016 Anma Takvimi’ne almasının ardından Anadolu Ajansı muhabirine değerlendirmelerde bulunan UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, Ahmed Yesevî’nin “son derece önemli bir şahsiyet” olduğuna dikkat çekti.

Bu türden sembolik anma yıllarının gerekliliği/gereksizliği hep tartışılmışsa da, bir kişinin anılmasına vesile edilen yıllarda yoğunlaşılarak yapılan faaliyetlerin sözü edilen kişinin tanınması ve anlaşılmasına önemli bir katkı sağladığı bilinmektedir. UNESCO’nun 2016 Yılı’nın Ahmed Yesevî Yılı olarak değerlendirilmesi kararını takiben başlayan ve giderek yoğunlaşarak halen de devam eden faaliyetler Ahmed Yesevî’nin tanınması, tanıtılması ve anlaşılması yönünden önemli bir süreci başlattı.

 

Bu çerçevede 2016 yılı içerisinde gerek Ahmed Yesevî Üniversitesi’nin gerekse Kültür Bakanlığı’nın kalıcı eserlerin ortaya çıkması için ciddi projeleri planladığı biliniyor. Bu projelerin ilk örnekleri gün yüzüne çıkmaya da başladı. Bu kapsamda Ahmed Yesevî’nin Türkiye Türkçesine aktarılması tarafımdan gerçekleştirilen Divan-ı Hikmet eseri, Ahmed Yesevî Üniversitesi tarafından manevi değerine layık bir baskı ile yayınlanarak ilgililerine sunuldu. Kısa sürede ilk baskısı tükenen bu prestij eserinin ikinci baskısının Kültür Bakanlığı tarafından yapılması bekleniyor. Yine aynı Üniversite tarafından organize edilen Divan-ı Hikmet Sohbetleri’nin dördüncüsü Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu’nun katılımı ile yapıldı.

Bazı yerel yönetimler de 2016 Yesevî Yılı’nı değerlendirmek için örnek çalışmalara imza atmaya hazırlanıyor. Ahmed Yesevî’nin Divân-ı Hikmet’inden seçme hikmetlerin yer aldığı bir eserin hazırlatılarak ortaöğrenim gençliğine dağıtılması planlanıyor.

Geçtiğimiz ay sonunda Ankara’da , Ahmed Yesevî Üniversitesi tarafından düzenlenen ve 70 bilim adamının katkı sunduğu uluslararası sempozyumla da Yesevîlik Bilgisi Literatürü’ne yeni bilimsel katkılar yapıldı. Benzer bir etkinlik İstanbul Üniversitesi tarafından Kazakistan’ın Almatı şehrinde gerçekleştirilecek.

Sivil toplum kuruluşları, üniversite öğrenci toplulukları etkinlik takvimlerinde Yesevî konferanslarına yer vermiş durumdalar. 2016 yılı boyunca, yılbaşından bu yana Ankara, İstanbul, Amasya, Tokat, Kırşehir ve Ordu’da şahsen davet edilerek iştirak ettiğim bu tür toplantıların ve Yesevî hakkındaki TV programlarının birçok benzerinin gerçekleştirilmesi bekleniyor.

Yesevî Yılı etkinliklerinden en önemli bir dizi de Ülkü Ocakları tarafından gerçekleştiriliyor. Ülkü Ocakları’nın Yesevî Yılı etkinliklerinden en kalıcı olanı ise Ahmed Yesevi konulu roman yarışması olacak. Geçtiğimiz günlerde Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz tarafından şartnamesi duyurulan yarışmanın teknik organizasyonunu ise başkanı olduğum Ülkücü Yazarlar Derneği (ÜLKÜ-YAZ) yürütecek. Bu yarışma ile Türk gençliğine Ahmed Yesevî’yi tanıtacak değerli romanların gün yüzüne çıkması bekleniyor.

Hoca Ahmed Yesevî’yi Tanımak

Bu faaliyetlerin ülkemizde Ahmed Yesevî’nin tanıtılması, siminin bilinir hale getirilmesi açısından önemi tartışılmaz. Ancak bundan daha önemli olan Ahmed Yesevî’nin günümüz kadar ulaşan mesajının ne olduğu ve bu mesajın bugünün dünyasında ne anlam ifade ettiğidir. Bu noktada Hoca Ahmed Yesevî gibi Türk tasavvuf geleneğinin seçkin isimlerinin temsilcisi ve taşıyıcısı olduğu tasavvufî İslâm’ın yeniden üretilmesi gerekmektedir. Ancak bu o kadar da kolay bir iş değildir. Bunun en büyük engeli bazı İslâm ülkelerinin ideolojik bir yayılma vasıtası haline getirilen selefilik akımları olduğu kadar, belki de ondan daha fazlası ile tasavvufu temsil iddiasındaki yapılanmaların entelektüel bakımdan arz ettiği yetersizliklerdir.

İşte bu manzara nedeniyledir ki, Yesevîlik kültürü ve Ahmed Yesevî konusu ile yıllardır ilgilenen,  Ahmed Yesevî’nin hikmetlerini yayına hazırlamış bir kişi olarak şu soru ile ne kadar çok karşılaştım: “Var mı şimdi Ahmed Yesevî gibi bir mürşîd; ki gidip kapısına dervişi olayım?!” Sıklıkla karşılaştığım başka bir soru da şudur: “Bu zamanda irşad edici bir eser sahibi, sohbeti ile insanların ruhunu ışıtan bir mübârek zatı nasıl bulalım? Zamanımızda bir Ahmed Yesevî ortada olmadığına göre ne yapmalı?” Bu zor soruları yanıtlamanın hiç te kolay olmadığını tasavvuf ile ilgili olmayan birisi dahi hemen fark edecektir.

Değişik tasavvufî yapılanmaların yayın portföyüne bakıldığında tasavvuf geleneğinin tarihî müktesebatı ile asla bağdaştırılamayacak içerik zaafiyet hemen fark edilecektir. Bugünün dünyasında hiçbir karşılığı olmayan, günümüzün gençleri için hemen hiçbir cazibesi kalmamış retoriğin lüks baskılarla sunulmasının sosyal bir faydası olmadığı ortadadır. İslâm dünyasını yakından tanıyan birisinin yapacağı sosyal analizin sonucu pek de iç açıcı olmayacaktır; nitekim ülkemizdeki “yüz kızartıcı suçlar” ile ‘İslâmî içerikli’ neşriyatın “nicelik artışı” arasında olması gereken ters orantı böyle midir? Adalet Bakanlığı’nın suç istatistiklerini yansıtan rakamları, acı gerçeği ortaya sermektedir.

Hoca Ahmed Yesevî’yi Anlamak

İşte bu çerçevede Ahmed Yesevî, Yunus Emre, İsmail Hakkı Bursevî gibi tasavvuf âleminin zirve isimleri olan, çağlarını aşabilmiş mürşidlerin irşadına, bırakın diğer inanç topluluklarından insanları günümüz Müslümanları da muhtaçtır. Bunun için arkalarında ölümsüz eserleri bırakmış bu mürşidlerin eserlerinin topluma ulaştırılması, okutulması ve mesajlarının anlaşılıp topluma sunulması acil bir manevî ihtiyaç halini almıştır.

Ancak tekrar vurgulamak isterim: Okumak başka, anlamak daha başkadır.

Ancak okumanın anlamanın ilk basamağı olduğunu da kaydetmeliyim.

Ahmed Yesevî de okumaktan maksadın anlamak olduğunu ifade eden bir hikmetinde:

“Âyet-hadis mânâsı Türkçe olsa uygundur,

Anlamına yetenler yere koyar börkünü..”

demektedir.

Bugüne kadar yurdun bir çok köşesinde yaptığım Yesevîlik sohbetlerinde gençlerden gelen önemli bulduğum bir başka soru/talep de “Yesevî mesajını anlamak için nasıl hareket etmeli?” sorusudur. Bu sorunun yanıtı olarak dünyanın her yerindeki okurlarıma şunu önerebilirim: “Bir Divân-ı Hikmet alın; okuyup görün bakalım Ahmed Yesevî size ne diyor? Aklını kullanabilen her mümin gibi mutlaka Rahman’ın bir kulu olarak size de  hitap eden hikmetleri bulacaksınız!”

http://www.ortadogugazetesi.net/makale.php?makale=dr-hayati-bice&id=22062

(*) Dr. Hayati Bice ÜLKÜ-YAZ Genel Başkanıdır. Yayına hazırladığı Ahmed Yesevî’nin Divan-ı Hikmet’i ilk kez 1993 yılında olmak üzere T. Diyanet Vakfı tarafından birçok kez baskısı yapılarak okurlara sunulmuştur.