Ziyaeddin BABAKURBAN: Demokratik Rusya Kurulabilir mi? (1968)

Bugünkü Rusya Yerine Demokratik Rusya Kurulabilir mi?

Ziyaeddin BABAKURBAN

Birleşik Amerika’daki Beyaz Ruslar resmî malûmata göre bir milyondan fazladır, fakat Rus soyundan gelen Amerikalıların rakamı belli değildir. Kuzey Amerika’da yerleşmiş olan bu yeni ve eski Ruslar, Birleşik Ameri­ka’nın devlet devairine, neşriyat, sa­nat ve malî müesseselerine matbuat, neşriyat, san’at ve edebiyat sahaların­daki siyasetine müessir olabilecek du­rumdadırlar. Bunlara karşı mücadele etmekte olan Polonya, Ukrayna, Bal- tık boyu milletleri, Gürcüler, Ermeniler in faaliyetleri azdır. Türkistan, Azerbaycan, Kırım, İdil – Ural, Kaf­kasya topluluklarının çalışması yok gi­bidir. Sayıları 80 milyonu aşan Rus mahkûmu Türkler himayesizlik yüzün­den en sonda gelmektedir. Beyaz Rus­ların ve onları tutan birçok Amerikan İktisadî, Siyasî, Kültürel mehafilin muntazam ve metodik propagandaları sayesinde Amerika umumî efkârı al­datılmaktadır. Gazeteler ve konferans­lar halinde ardı arkası kesilmeyen Rus propagandası, Birleşik Amerika umu­mî efkârını ve dolayısiyle dünya umu­mî efkârını şuna inandırmak istiyor:

“Sovyetler Birliği Rusya demek­tir. Burada nüfusun ekseriyetini Rus­lar teşkil ettiği gibi, Rus olmayan mil­letler de hemen hemen Ruslaşmış gi­bidir. Bu Rusya nüfus itibariyle müte­canis olduğu gibi, İktisadî nokta-i na­zardan da kül halinde bir uzviyet teş­kil eder. Bu İktisadî ve medenî uzvi­yetin parçalanması bütün dünyanın İk­tisadî nizam, muvazene ve istikrarı­nı altüst edecektir. Binaenaleyh, Sov­yetler Birliği yıkıldıktan sonra, bu devletin enkazı üzerinde tek, bütün ve par­çalanmaz bir Rusya kurulmalıdır. Bu Rusya’nın idare şekli Amerikan usu­lünde bir federasyon da olabilir.”

Beyaz Rusların bu propagandasına biraz da İktisadî ve ticarî mülâhazala­ra kapılmış olan bazı Amerikalılara bu “Federasyon” tezi bilhassa ca­zip görünmektedir. Halbuki Sovyetler Birliği’nde başlıca rol oynayan Irk, Milliyet, Dil, Din, Kültür, Tarih, örf ve Âdet ayrılığı, Amerikan Federas­yonunda bahis mevzuu değildir. Irk, Milliyet, Dil, Din ve Kültür ayrılığı başlıca rol oynayan Rus milleti ile Tür­kistan ve Ukrayna, Kafkasya millet­leri arasında “Federasyon”u icap et­tirecek kadar yakın ve müşterek hiç­bir bağ olmadığı gibi menfaat da bu­lunmadığından Ruslarla herhangi bir federasyon “Demokrat Rusya” şeklini düşünmek de imkânsızdır.

Sovyetlerin yerinde ve Amerika’nın tepesinde büyük bir Rus İmparatorlu­ğu’nun kurulması lüzumuna inananlar yanında Rusya’nın birçok milletlerden ibaret olduğunu kabul edenler de var­dır. Fakat onlarca Rus olmayan mil­letler ile Rus milleti “Milliyet” bakı­mından ayrı olsalar da, iktisaden tek uzviyet teşkil ettikleri için ayrılması imkânsız diye düşünenler: “Pensilvanya, Birleşik Amerika Devletlerine iktisaden ne kadar lâzım­sa, Ukrayna da Rusya’ya o kadar lâ­zımdır” (1) diyor.

Fakat Rusya’ya yalnız Ukrayna’nın buğdayı, kömürü, demiri ve Karade­niz limanları değil, Azerbaycan’ın pet­rolü, Türkistan’ın pamuğu, madenleri ve Okyanus, Baltık sahilleri de lâzım­dır. Rusya “Marmara – Çanakkale Boğazları”na olan ihtiyacını da hiçbir zaman gizlememiştir. Gerek Kızıl, ge­rekse Beyaz Rusların iddialarına gö­re, Boğazlara malik olmayan bir Rus­ya iktisaden inkişaf edemez. Boğazlar hususunda Beyazlarla Kızıllar arasın­da ihtilâf mevcut olmadığı malûmdur. Bu hususta Güney Amerika’da intişar eden Rusça “Naşa Strana” gazetesinin 23 Şubat 1952 tarihli sayısındaki şu satırlara dikkat ediniz :

“(Üçüncü Roma) idesini terviç eden Moskova Grandükleri; Ayasofya üzerine haç takmak isteyen Slavyanafilleri ve Rus buğdayını dünya piya­sasına sevk etmek için boğazları talep eden Milyuxov gelip geçmiştir. Çarlık arması, Orak-Çekiç ve muhtelif şi­arlar olmakla beraber gaye aynıdır. Kyev Prensliği, Moskof Çarlığı, Rus­ya imparatorluğu ve hattâ yavaşlıkla aynı gayeye yürüyorlar.”

O   hâlde Rus olmayan milletlerin işa­ret ettikleri mühim noktalar üzerinde ciddiyetle durmak lâzımdır. Bu millet­ler kendi “İstiklâl”leri için mücadele ederken “Bütün Dünya”nın Ebedî ve Sürekli Barışa kavuşmasına hizmet ediyorlar. Başta Türkistanlılar, Ukraynalılar ve Kafkasyalılar olmak üzere bu milletler diyorlar ki : “Sovyetler Birliği, Rusya değildir. Ruslar Sovyetler Birliği ahalisinin ek­seriyetini değil, ekalliyetini teşkil ederler. Sovyetler Birliği nüfus itiba­riyle mütecanis bir Rus memleketi ol­madığı gibi iktisaden de uzviyet teş­kil etmez. Esasen ne Çarlık Rusyası ve ne de Sovyetler Birliği hiçbir za­man iktisadî bir uzviyet teşkil etme­miştir. Rusya müşterek İktisadî men­faatler icabı serbest emtia mübadele­si üzerine kurulu tabii İktisadî bir uz­viyet teşkil etmekten her zaman uzak olmuştur, iptidaî ham mallarını, yakıt ve gıda maddesini münhasıran Rus ol­mayan milletlerin memleketlerinden yağma etmek suretiyle cebren alan Rusya; Askerî işgâl üzerine duran bir polis devletidir. Bu askerî ve polis teş­kilâtının çökmesi ile devletin zahirî, İk­tisadî uzviyeti tabii parçalarına ayrı­lacaktır. Bundan dünya zerre kadar müteessir olmayacaktır. Bilâkis dün­ya iktisadiyatını ve milletlerin hürri­yet ve medeniyetini tehdit eden bugün­kü Rus iktisadı, milletlerin hürriyet ve medeniyetini tehdit eden bugünkü Rus İktisadî militarizmi yerine barış ve güven unsuru hür ve müstakil milletlerin normal iktisadiyatı hakim olacaktır. Esir milletlerin bu arzuları hilâfına Türkistan, Ukrayna, Kafkasya, Ural ve Sibirya’dan ibaret zengin müstemlekelerdeki hudutsuz iktisadî imkânlara ve insan malzemesine malik büyük bir Rusya İmparatorluğu yaşadığı müddetçe. Dünya barışını tehdit eden’ kuvvetler muvazenesizliği ve bunun neticesi olan huzursuzluk da devam edip gidecektir. Yani insanlık bugünkü Rus tehlikesi ile yine karşı karşıya kalmış olacaktır.” (2)

Beyaz Rusların propagandası, Sovyetlerinkinden asla kuvvetli olmayan Rus Emperyalizminin bir ifadesidir.

Rus olmayan milletler ise bu emperyalizme göğüs germiş, hürriyet, demokrasi ve medeniyeti müdafaa eden kuvvetlerdir.

Demokrat Türkiye’nin insanlık düşmanı olan Rus emperyalizmine karşı ikinci dünya harbinde Avrupa’da ordular kurarak teşkilâtlar meydana getirerek, çalışan, bugün de hiç yılmadan yokluk, himayesizlik içinde faaliyette bulunan Rus – Çin mahkûmu «Dış Türkler Dâvasına» yardım etmek zamanı gelmiştir. Bu yardım, Amerika ve Batı Avrupa memleketlerinde olduğu gibi, onların dâvasını mânen desteklemektir.

Afrika meselelerine, Güney Doğu Asya olaylarına basın yoluyla gösterilen ilginin hiç olmazsa yarısını, bu bahtsız Türklere. yöneltmek insanlık ödevimiz değil midir?

İstiklâl ve Hürriyet isteyen Doğu Blokundaki milletlerin sesine kulak vermek insanlık ödevimizdir.

Bugün Batı Blokunda istiklâllerine kavuşmayan topluluk hemen hemen kalmamış gibidir. Sıra Doğu Blokundaki milletlerindir. Sömürgeciliğe karşı olan bütün milletler Rus esaretindeki toplulukların «Milletlere istiklâl, insanlara hürriyet» isteyen haklı feryatlarına kulak vermelidir.

(1)  George Kennan gibi Birleşik Amerikan siyasî şahsiyetlerinin bile bu husustaki fikri kat’idir. (Bu şahıs, Amerika’nın eski Moskova Sefiri ve Birleşik Amerika Hâriciyesine yön veren müşavirlerindendir).

(2) Bak : The Ukranian Bull. 15 Ocak 1952

KAYNAK: Millî Hareket, Sayı:2

========================

Ziyaeddin Babakurban
Gazeteci, yazar (D. 1931, Özbekistan’ın Merginan kenti – Ö. 2011, İstanbul). Küçük yaşlarda Türkiye’ye göç etti. Yeni Türkistan Dergisi ile aylık Hür Türkistan gazetesini çıkardı. İstanbul’daki Türkistanlılar Kültür ve Sosyal Yardım Derneği’nin başkanlığını yaptı. İstanbul Gazeteciler Cemiyeti üyesi oldu. Dış Türkler ve Türkistan Davası (1962) adlı eseri yayımlanmıştır. Almanya Münih’teki Radyo Liberty’de de çalıştı. 1992’de Taşkent’te Çolpan Ödülünü aldı. 2011’de İstanbul’da öldü.