Bugünkü Rusya Yerine Demokratik Rusya Kurulabilir mi?
Ziyaeddin BABAKURBAN
Birleşik Amerika’daki Beyaz Ruslar resmî malûmata göre bir milyondan fazladır, fakat Rus soyundan gelen Amerikalıların rakamı belli değildir. Kuzey Amerika’da yerleşmiş olan bu yeni ve eski Ruslar, Birleşik Amerika’nın devlet devairine, neşriyat, sanat ve malî müesseselerine matbuat, neşriyat, san’at ve edebiyat sahalarındaki siyasetine müessir olabilecek durumdadırlar. Bunlara karşı mücadele etmekte olan Polonya, Ukrayna, Bal- tık boyu milletleri, Gürcüler, Ermeniler in faaliyetleri azdır. Türkistan, Azerbaycan, Kırım, İdil – Ural, Kafkasya topluluklarının çalışması yok gibidir. Sayıları 80 milyonu aşan Rus mahkûmu Türkler himayesizlik yüzünden en sonda gelmektedir. Beyaz Rusların ve onları tutan birçok Amerikan İktisadî, Siyasî, Kültürel mehafilin muntazam ve metodik propagandaları sayesinde Amerika umumî efkârı aldatılmaktadır. Gazeteler ve konferanslar halinde ardı arkası kesilmeyen Rus propagandası, Birleşik Amerika umumî efkârını ve dolayısiyle dünya umumî efkârını şuna inandırmak istiyor:
“Sovyetler Birliği Rusya demektir. Burada nüfusun ekseriyetini Ruslar teşkil ettiği gibi, Rus olmayan milletler de hemen hemen Ruslaşmış gibidir. Bu Rusya nüfus itibariyle mütecanis olduğu gibi, İktisadî nokta-i nazardan da kül halinde bir uzviyet teşkil eder. Bu İktisadî ve medenî uzviyetin parçalanması bütün dünyanın İktisadî nizam, muvazene ve istikrarını altüst edecektir. Binaenaleyh, Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra, bu devletin enkazı üzerinde tek, bütün ve parçalanmaz bir Rusya kurulmalıdır. Bu Rusya’nın idare şekli Amerikan usulünde bir federasyon da olabilir.”
Beyaz Rusların bu propagandasına biraz da İktisadî ve ticarî mülâhazalara kapılmış olan bazı Amerikalılara bu “Federasyon” tezi bilhassa cazip görünmektedir. Halbuki Sovyetler Birliği’nde başlıca rol oynayan Irk, Milliyet, Dil, Din, Kültür, Tarih, örf ve Âdet ayrılığı, Amerikan Federasyonunda bahis mevzuu değildir. Irk, Milliyet, Dil, Din ve Kültür ayrılığı başlıca rol oynayan Rus milleti ile Türkistan ve Ukrayna, Kafkasya milletleri arasında “Federasyon”u icap ettirecek kadar yakın ve müşterek hiçbir bağ olmadığı gibi menfaat da bulunmadığından Ruslarla herhangi bir federasyon “Demokrat Rusya” şeklini düşünmek de imkânsızdır.
Sovyetlerin yerinde ve Amerika’nın tepesinde büyük bir Rus İmparatorluğu’nun kurulması lüzumuna inananlar yanında Rusya’nın birçok milletlerden ibaret olduğunu kabul edenler de vardır. Fakat onlarca Rus olmayan milletler ile Rus milleti “Milliyet” bakımından ayrı olsalar da, iktisaden tek uzviyet teşkil ettikleri için ayrılması imkânsız diye düşünenler: “Pensilvanya, Birleşik Amerika Devletlerine iktisaden ne kadar lâzımsa, Ukrayna da Rusya’ya o kadar lâzımdır” (1) diyor.
Fakat Rusya’ya yalnız Ukrayna’nın buğdayı, kömürü, demiri ve Karadeniz limanları değil, Azerbaycan’ın petrolü, Türkistan’ın pamuğu, madenleri ve Okyanus, Baltık sahilleri de lâzımdır. Rusya “Marmara – Çanakkale Boğazları”na olan ihtiyacını da hiçbir zaman gizlememiştir. Gerek Kızıl, gerekse Beyaz Rusların iddialarına göre, Boğazlara malik olmayan bir Rusya iktisaden inkişaf edemez. Boğazlar hususunda Beyazlarla Kızıllar arasında ihtilâf mevcut olmadığı malûmdur. Bu hususta Güney Amerika’da intişar eden Rusça “Naşa Strana” gazetesinin 23 Şubat 1952 tarihli sayısındaki şu satırlara dikkat ediniz :
“(Üçüncü Roma) idesini terviç eden Moskova Grandükleri; Ayasofya üzerine haç takmak isteyen Slavyanafilleri ve Rus buğdayını dünya piyasasına sevk etmek için boğazları talep eden Milyuxov gelip geçmiştir. Çarlık arması, Orak-Çekiç ve muhtelif şiarlar olmakla beraber gaye aynıdır. Kyev Prensliği, Moskof Çarlığı, Rusya imparatorluğu ve hattâ yavaşlıkla aynı gayeye yürüyorlar.”
O hâlde Rus olmayan milletlerin işaret ettikleri mühim noktalar üzerinde ciddiyetle durmak lâzımdır. Bu milletler kendi “İstiklâl”leri için mücadele ederken “Bütün Dünya”nın Ebedî ve Sürekli Barışa kavuşmasına hizmet ediyorlar. Başta Türkistanlılar, Ukraynalılar ve Kafkasyalılar olmak üzere bu milletler diyorlar ki : “Sovyetler Birliği, Rusya değildir. Ruslar Sovyetler Birliği ahalisinin ekseriyetini değil, ekalliyetini teşkil ederler. Sovyetler Birliği nüfus itibariyle mütecanis bir Rus memleketi olmadığı gibi iktisaden de uzviyet teşkil etmez. Esasen ne Çarlık Rusyası ve ne de Sovyetler Birliği hiçbir zaman iktisadî bir uzviyet teşkil etmemiştir. Rusya müşterek İktisadî menfaatler icabı serbest emtia mübadelesi üzerine kurulu tabii İktisadî bir uzviyet teşkil etmekten her zaman uzak olmuştur, iptidaî ham mallarını, yakıt ve gıda maddesini münhasıran Rus olmayan milletlerin memleketlerinden yağma etmek suretiyle cebren alan Rusya; Askerî işgâl üzerine duran bir polis devletidir. Bu askerî ve polis teşkilâtının çökmesi ile devletin zahirî, İktisadî uzviyeti tabii parçalarına ayrılacaktır. Bundan dünya zerre kadar müteessir olmayacaktır. Bilâkis dünya iktisadiyatını ve milletlerin hürriyet ve medeniyetini tehdit eden bugünkü Rus iktisadı, milletlerin hürriyet ve medeniyetini tehdit eden bugünkü Rus İktisadî militarizmi yerine barış ve güven unsuru hür ve müstakil milletlerin normal iktisadiyatı hakim olacaktır. Esir milletlerin bu arzuları hilâfına Türkistan, Ukrayna, Kafkasya, Ural ve Sibirya’dan ibaret zengin müstemlekelerdeki hudutsuz iktisadî imkânlara ve insan malzemesine malik büyük bir Rusya İmparatorluğu yaşadığı müddetçe. Dünya barışını tehdit eden’ kuvvetler muvazenesizliği ve bunun neticesi olan huzursuzluk da devam edip gidecektir. Yani insanlık bugünkü Rus tehlikesi ile yine karşı karşıya kalmış olacaktır.” (2)
Beyaz Rusların propagandası, Sovyetlerinkinden asla kuvvetli olmayan Rus Emperyalizminin bir ifadesidir.
Rus olmayan milletler ise bu emperyalizme göğüs germiş, hürriyet, demokrasi ve medeniyeti müdafaa eden kuvvetlerdir.
Demokrat Türkiye’nin insanlık düşmanı olan Rus emperyalizmine karşı ikinci dünya harbinde Avrupa’da ordular kurarak teşkilâtlar meydana getirerek, çalışan, bugün de hiç yılmadan yokluk, himayesizlik içinde faaliyette bulunan Rus – Çin mahkûmu «Dış Türkler Dâvasına» yardım etmek zamanı gelmiştir. Bu yardım, Amerika ve Batı Avrupa memleketlerinde olduğu gibi, onların dâvasını mânen desteklemektir.
Afrika meselelerine, Güney Doğu Asya olaylarına basın yoluyla gösterilen ilginin hiç olmazsa yarısını, bu bahtsız Türklere. yöneltmek insanlık ödevimiz değil midir?
İstiklâl ve Hürriyet isteyen Doğu Blokundaki milletlerin sesine kulak vermek insanlık ödevimizdir.
Bugün Batı Blokunda istiklâllerine kavuşmayan topluluk hemen hemen kalmamış gibidir. Sıra Doğu Blokundaki milletlerindir. Sömürgeciliğe karşı olan bütün milletler Rus esaretindeki toplulukların «Milletlere istiklâl, insanlara hürriyet» isteyen haklı feryatlarına kulak vermelidir.
(1) George Kennan gibi Birleşik Amerikan siyasî şahsiyetlerinin bile bu husustaki fikri kat’idir. (Bu şahıs, Amerika’nın eski Moskova Sefiri ve Birleşik Amerika Hâriciyesine yön veren müşavirlerindendir).
(2) Bak : The Ukranian Bull. 15 Ocak 1952
KAYNAK: Millî Hareket, Sayı:2
========================