Hüseyin HATIL: YANDIĞIMIZ YER HOCALI

1991 yılı.. Sovyetlerin çöküş süreci…

Azerbaycan ve Ermenistan arasında şiddetli çatışmaların olduğu bir dönem.

Azerbaycan toprağı olan Dağlık Karabağ Bölgesini ele geçirmek isteyen Ermeniler, Karabağ’ın tek hava alanına sahip, 11 bin civarında nüfusa bulunan, stratejik konumdaki Hocalı’yı 1991 yılı Ekim ayında kuşatma altına aldılar.

Şehrin giriş ve çıkışını tutan Ermeni birlikleri, Hocalı’nın dünya ile bağını kestiler. Artık Hocalı’ya sadece helikopterle giriş çıkış yapılmaktaydı. Ancak Ermeniler tarafından Şuşa’da 40 kişinin ölümüyle sonuçlanan, sivil helikopterin vurulması olayından sonra Hocalı’ya havadan da ulaşım imkansız hale geldi.

1992 yılı Ocak ayının başından itibaren Hocalı’da elektirikler de kesilmiş ve şehir adeta katliama hazırlanmıştır.

Dış dünya ile tüm bağı kesilen, iletişimden yoksun bırakılan Hocalı kasabası, Ermeniler tarafından toplarla ve ağır makineli silahlarla vuruldu.

Rusya tarafından, Türkiye ile Azerbaycan arasına bir hançer gibi sokulan Ermenistan, Karabağ Savaşında Rusya tarafından açıkça desteklendi. Rus 366. Motorize Alayı’nın da katılımıyla 25 Şubat gecesinden itibaren, tüm şehri yok etmek için baskınlara başladılar.

Gözü dünmüş sırtlan sürüsünü andıran Ermeni askerleri; yaşlı, çocuk, kadın demeden önüne çıkan herkesi öldürdü.

Hocalı’da 26 Şubat 1992’de, 1275 kişi Ermeniler tarafından rehin alındı, 487 kişi ise ağır yaralı olarak kurtuldu.

Ve 106’sı kadın, 83’ü çocuk 613 masum insan sırf Müslüman-Türk olduğu için vahşice katledildi o gün Hocalı’da…

Hocalı katliamından geriye kalan; gözleri oyulmuş kadınlar, kulakları kesilmiş çocuklar, kafa derileri yüzülmüş gençler…

Gazeteci Gözüyle Hocalı:

“…Gaflan denen ve ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı’nın 1 kilometre batısında bir yere 2 Mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hala yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar. Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu.” (Hocalı katliamına tanık olan ve daha sonra Beyrut’a yerleşen Ermeni Gazeteci Daud Kheyriyan’ın For the Sake of Cross’ (Haçın Hatırı İçin) isimli Kitabı – Sayfa: 62-63)

Fotoğrafçı arkadaşım öyle etkilenmişti ki fotoğraf çekebilmesi için kendisini objelerin üzerine doğru itmem gerekiyordu. Cesetler, mezarlar, evet hepsi mide gerektiriyordu. Ama olanları anlatmak, dünyaya duyurmak gerekliydi. Hayatta kalanları bularak hemen orada neler dediklerini kaydettik. Bazı cesetleri tanımaya çalıştım ama yüzlerinden vurulanlar, tanınmayacak halde olanlar vardı. Bazılarının kafa derileri yüzülmüştü.‘ (Amerikalı Gazeteci Thomas Goltz)

Her fırsatta 1915 tehciri üzerinden milletimize soykırım yaftası vurmak isteyen Ermenistan, tüm dünyanın gözü önünde soykırım yapmıştır. 1992 yılında Hocalı’daki Ermeni birliklerinin komutanı, bugün Ermenistan Cumhurbaşkanı olan Sarkisyan,  “Hocalı’dan önce, Azeriler bizimle dalga geçtiklerine inanıyorlardı. Biz Ermenilerin sivil halka karşı el kaldıramayacağımızı düşünüyorlardı. O sabit bakış açısını kırmayı başardık. Olan da buydu.” diyerek yaptığı katliamı itiraf etmiştir.

Hocalı’da sırf Türk olduğu için katledilen kandaşlarımı rahmetle anıyor, halen topraklarının yüzde 20’si Ermeni işgali altındaki kardeş Azerbaycan’a baş sağlığı diliyorum.

Hüseyin HATIL

ahlathatil@hotmail.com

@mavinin_sairi