Doç. Dr. Nasrullah UZMAN: Prof. Dr. Osman Turan ve Türk Ocakları

Prof. Dr. Osman Turan’ın

Türk Ocakları Genel Başkanlığı*

Doç. Dr. Nasrullah UZMAN**

Genel Başkanlığını Hamdullah Suphi Tanrıöver’in yürüttüğü Türk Ocakları, 11 Nisan 1931’deki Olağanüstü Kurultayı’nda kendini feshetme kararı almış ve malvarlığını CHP’ye devretmişti. Türk Ocakları, aradan geçen 18 yıl sonra, 10 Mayıs 1949 tarihinde yine Hamdullah Suphi Tanrıöver başkanlığında yeniden açıldı. Kısa sürede milliyetçi camianın çekim merkezi haline gelen Türk Ocakları, 14 Mayıs 1950’de Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte daha rahat çalışma imkânına kavuştu. Demokrat Partili birçok milletvekilinin Türk Ocakları mensubu olması bu durumu kolaylaştırdı. Bu sırada Genel Başkan Hamdullah Suphi Tanrıöver de bağımsız milletvekili olarak görev yapıyordu. Hatta 8 Ağustos 1951 tarihinde çıkarılan 5830 sayılı kanunla Türk Ocaklarının tarihî genel merkez binasının Türk Ocaklarına devredilmesi kararı alındı. Ancak bu kanun uygulanmadı ve bina hazineye intikal ettirildi. Bununla birlikte 25 Aralık 1952’de Bakanlar Kurulu Kararı ile binanın kullanım hakkı Türk Ocaklarına verildi.

Osman Turan, iktidardaki Demokrat Parti milletvekili olmasına rağmen tarihî Türk Ocakları binasının mülkiyetinin değil de sadece kullanım hakkının verilmesini şiddetle eleştirdi; bu konuda hükûmet ve TBMM nezdinde de girişimlerde bulundu. Osman Turan’a göre merkez binasının elinden alınması “Türk’ün ocağını söndürme” gayretlerinin resmiyet kazanmasına bir misaldi. Çünkü aynı dönemde Türk Ocakları ile birlikte kapatılan mason cemiyetine açılma izni verilirken, hazine bu cemiyete ait eski emlakini de tamamıyla iade etmişti. Üstelik Türk Ocakları yalnızca merkez binasının iadesini talep ediyordu. Osman Turan, mason cemiyetine tanınan bu hakkın Türk Ocaklarından esirgenmesinin millî vicdanı incittiğini ifade ediyordu.

Türk Ocaklarının genel merkezi İstanbul’daydı. Osman Turan ise Ankara’da ikamet ediyordu. Dolayısıyla Ankara Türk Ocağı’nın müdavimlerindendi; buradaki ilmî ve fikrî çalışmalara katkı veriyordu. Bu durum, Osman Turan’ın 23 Nisan 1955 tarihli kurultayda Türk Ocakları Genel Merkez Hars Heyeti üyeliğine seçilmesini sağladı. Osman Turan, Hars Heyeti üyeliğine seçildikten birkaç ay sonra da (6 Kasım 1955’te) Türk Ocakları Ankara Şubesi Başkanlığına seçildi. Bu sırada Demokrat Parti Trabzon milletvekili olarak görev yapıyordu. Osman Turan’ın başkanlığı döneminde Türk Ocakları Ankara Şubesi gençlik kolu, sanat kolu kuruldu ve faaliyet alanlarını genişletti. Osman Turan’ın birikimi, tecrübesi ve milletvekili olmasının da etkisiyle Ankara Türk Ocağı faaliyetleri ve seminer programları ile kısa sürede dikkat çekmeye başladı. Bu kapsamda Ankara Türk Ocağı’nda aralarında Necati Akder, Hamit Zübeyr Koşay, Tahir Çağatay, Arif Nihat Asya, Faruk Sümer, Besim Atalay, Emin Bilgiç, M. Şakir Ülkütaşır, Nejdet Sançar, İbrahim Metin gibi ilim ve fikir adamlarının da bulunduğu kişiler tarafından konferanslar verildi. Türk Ocağı başkanı Osman Turan da konferans veren isimler arasında yer aldı. Hatta Osman Turan’ın 1956 yılında verdiği “Türkiye’de Din Meselesi ve Laiklik” başlıklı konferans serisi, onun iyi bir hatip ve idareci olduğunu gösterdi; iki hafta süren ve çok büyük bir ilgi çeken bu konferans serisi takdirle karşılandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin Ankara’ya taşınması üzerine 17 Mayıs 1959 tarihinde yapılan kurultayda Osman Turan, Türk Ocakları Genel Başkanlığı görevini Hamdullah Suphi Tanrıöver’den devraldı. Bu sırada Hamdullah Suphi Tanrıöver de bağımsız milletvekili olarak görev yapıyordu.

Mustafa Kafalı, Osman Turan’ın genel başkan seçildiği kurultaya ilişkin şu bilgiyi aktarır: “1958 yılında Türk Ocaklarının Genel Başkanlığına seçilmişti. O toplantıyı çok iyi hatırlıyorum. Hamdullah Suphi, Zeki Velidi ve Hasan Ferit Cansever’den başlamak üzere, Ocağın kurucu heyeti o dönemde hayattaydı. Tevfik Noyan ki Emin Bilgiç ağabeyimizin kayın babası -eski Türkçülerden- onların hepsinin gelip Türk Ocakları kongresinde bulunduklarını ve hocayı genel başkanlığa getirdiklerini biliyoruz.” Hatırlanacağı üzere Hamdullah Suphi Tanrıöver, 24 Kasım 1956 tarihli konuşması dolayısıyla, TBMM kürsüsünden, Osman Turan’ı takdir etmişti. Mustafa Kafalı, Hamdullah Suphi Tanrıöver ve Osman Turan arasındaki samimiyeti ve Hamdullah Suphi Tanrıöver’in Osman Turan’a teveccühü hakkında şu anekdotu aktarır: “Hocanın Türkçesi ve hitabeti o kadar düzgün ve güzeldi ki Hamdullah Suphi Bey, 1958 Türk Ocakları Kurultayı’nda onu dinledikten sonra ‘Osman Bey maşallah hitabette iyisiniz’ diyerek ona takdirlerini ifade etmişti. Hamdullah Suphi’ye bu sözleri söyletmek mümkün değildir. Çünkü Hamdullah Suphi bizim yakın tarihimizin en büyük hatibi diye bilinir. Hatta Atatürk’ün dahi hitabette daima takdir ettiği bir şahsiyettir. Fikri yapısında öyle bir sistemleşme meydana gelmiştir ki herhangi bir ilmî makaleyi dikte ettirir. Sonra yazının muhtevası çıktığı zaman bakarsınız, hiç düzeltmeye dahi ihtiyaç olmayan bir metin ortaya çıkardı. Bunlar hocanın kabiliyetleri arasındaki hususlardır.”

Osman Turan 27 Mayıs 1960 askeri darbesi üzerine tutuklandı ve Yassıada’ya sevk edildi. Osman Turan’ın Yassıada’ya gönderilmesi üzerine Türk Ocakları Genel Başkanlığı görevini Necati Akder üstlendi (26 Haziran 1960). Necati Akder, bu görevi 1961 yılında Hamdullah Suphi Tanrıöver’e devretti. Hamdullah Suphi Tanrıöver’in vefatı üzerine 22 Temmuz 1966’da yapılan kurultayda Osman Turan yeniden Genel Başkanlığa seçildi. Osman Turan, 1973 yılında sağlık problemlerini gerekçe göstererek Türk Ocakları Genel Başkanlığı görevinden ayrıldı. Osman Turan’dan sonra bu görevi Emin Bilgiç üstlendi.

Osman Turan’ın bir hayali de Türk Ocağı binasının önüne Göktürk Kitabelerini dikmekti. Asıl büyük hayali ise Türk-İslam medeniyetinin yeniden ihyasıydı. Türkiye’de gittikçe ağırlaşan manevî ve ideolojik buhranlar karşısında Osman Turan’ın Türk Ocaklarındaki hizmetleri oldukça faydalı oldu. Nitekim yetişkin ve gençlerden müteşekkil Türk Ocakları Genel Merkezi, Türk mefkûresini ilmî, millî ve insanî temeller üzerinde geliştiren faaliyetleri sayesinde yeni bir ruh ve hayatiyete kavuştu. Türk Yurdu Dergisi de millî ve manevî boşluğu doldurmaya başladı ve bütün ülkede iştiyakla aranır hale geldi. Türkiye’deki siyasî ve ideolojik krizlere rağmen Türk Ocakları her bakımdan şahsiyet kazandı; itibarlı ve fikirleri toplumun geniş kesimleri tarafından kabul gören bir kuruluş haline gelme yolunda önemli mesafeler kat etti.

Osman Turan’ın Türk Ocaklarına karşı büyük bir sevgisi vardı. Bu sevgiyi Fuat Turan şu cümlelerle aktarır: “Amcam yaptığı işi çok iyi yapmak isterdi. Türkçülük, milliyetçilik onun yaşam gayesiydi. Türk Ocaklarına hizmeti de çok önemserdi. Hakikaten onun döneminde Türk Yurdu önemli ve aranan bir fikir mecmuası oldu. Amcam Türk Ocaklarına uzun süre hizmet etti. Mesela Ankara’da Türk Ocaklarının eski binasını, şimdi zannediyorum müzedir, daha önce halkevi yapmışlardı. Rahmetli amcam, Türk Ocakları için orayı Hükûmetten tekrar geri aldı. Amcamın vefatından sonra Hükûmet orayı tekrar geri aldı ve bu sefer müze yaptı. Amcam Türklüğe, Türk Ocaklarına, Türk fikriyatına, milliyetçiliğe ve maneviyatçılığa son derece önem verirdi. Amcam, Türk Ocaklarının fiilî değil fikrî mücadelesini arzu ederdi.”

Osman Turan, Genel Başkanlığı sırasında bir süreden beri atıl halde bulunan Türk Ocaklarına yeni bir çalışma şevki ve heyecanı kazandırdı. Ocağın yeniden misyonunu üstleneceği hamlenin başkanlığını yaptı. Çünkü 1931’de kapandıktan 18 yıl sonra 1949’da yeniden açılan; ancak yaygın bir faaliyet ortamına kavuşamayan Türk Ocaklarının, Türkiye şartları açısından bu tarz bir atılım yapmasına büyük ihtiyaç vardı. Ankara’ya taşındıktan sonra beraberindekilerle birlikte kısa sürede Türk Ocaklarını faal bir duruma getirmeyi başardı. Türk Yurdu Dergisi’nin kamuoyunda ilgiyle okunan bir yayın organı haline gelmesini sağladı. Yeni katılımlarla birlikte Türk Ocaklarına, Türk milliyetçiliğinin merkezi olma özelliğini kazandırdı. Ancak 27 Mayıs darbesiyle birlikte Osman Turan’ın Yassıada’ya gönderilmesi, Ocak çalışmalarının aynı doğrultuda devamını engelleyen en önemli faktör oldu.

Kronolojik olarak özetlemek gerekirse Osman Turan, Türk Ocaklarının 1949 yılında ikinci kez açılışından itibaren faaliyetlerini yakinen takip etti; 1955 yılında önce Türk Ocakları Hars Heyeti üyeliğine sonra da Ankara Şube Başkanlığına seçildi; 1959 yılında ise genel başkanlığa seçildi. 27 Mayıs Darbesinden sonra genel başkanlıktan ayrılmak durumunda kaldı. Hamdullah Suphi Tanrıöver’in vefatı üzerine 1966 yılında yeniden genel başkanlığa seçildi ve 1973 yılına kadar bu görevini sürdürdü. Osman Turan, böylece -kesintilere rağmen- toplam 9 yıl Türk Ocakları Genel Başkanı olarak görev yapmış oldu.

_________________________________________________

* Bu yazı İktidardaki Muhalif Prof. Dr. Osman Turan isimli kitaptan alınmıştır. Bkz. Nasrullah Uzman, İktidardaki Muhalif Prof. Dr. Osman Turan, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2018.

** Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, E-posta: nasrullah.uzman@hbv.edu.tr