“Bayrak Şairi” Arif Nihat Asya’yı Rahmetle Anıyoruz.

“BAYRAK” ŞÂİRİ ÂRİF NİHAT ASYA

Türk Edebiyat Tarihi’ne adını “Bayrak Şairi” olarak yazdıran Arif Nihat Asya, 7 Şubat 1904 yılında Çatalca’nın İnceğiz Köyü’nde dünyaya geldi. Babası Tokat’ın Kapusuz köyünden Zîver Efendi, annesi Tırnovalı Fatma Hanımdır. Arif Nihat Asya yedi günlükken babasının ölümü üzerine, akrabalarının himayesinde büyümek zorunda kaldı. İlköğrenimine köyünde başladı fakat daha sonra İstanbul’a geldi. Önce Haseki Mahalle Mektebi’ne daha sonra Gülşen’i Maarif Rüştiyesi’ne devam etti. Yatılı olarak girdiği Bolu Sultanisi kapatılınca, Kastamonu Sultanisi’ne aktarıldı. Liseyi bitirdikten sonra, İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’nun Edebiyat Bölümü’nden mezun oldu.

Milli Mücadele Dönemi’nde Ankara’da bulundu. Bu dönem onun şiire başladığı, Türklük ve vatan aşkı ile şiirler kaleme aldığı tarihlerdir. 1828 yılında Darülmuallimin’i Aliye’den edebiyat öğretmeni olarak mezun oldu ve Adana kolej ve öğretmen okullarında edebiyat öğretmenliği ve yöneticilik yaptı. 1948 yılında Edirne’ye tayin edildi. 1950-54 döneminde Adana Milletvekilliği, 1954 yılında Eskişehir milletvekilliği yaptı. 1962 yılında ise Ankara Gazi Lisesi’nden emekli oldu. 5 Ocak 1975 tarihinde Ankara’da vefat etti.

Bir çok dergi ve gazetelerde yazılar yazdı. Şiirlerinde hece, arûz ve serbest vezinleri kullanan Arif Nihat, nazmın her tür ve şekliyle eserler vermiştir. Fikrin ağır bastığı şiirlerinde milliyetçilik konusu büyük bir yer tutar. Çok renkli ve değişik biçimli şiirler yazmış olan Asya, son şiirlerinde biraz da mistisizme yönelmiştir. Şiirinde daima bir yenileşme çabası içinde olan şair, etkilerden uzak kalarak kendine özgü bol renkli şiir dünyasını yaratmıştır.

Güzel ve zarif benzetmelerin yanı sıra, keskin zekâsının, şakacı mizâcının mahsûlü olan nükteleri, hicivleri, kelime oyunları üslûbunu tamamlayan önemli unsurlardır. Tarihimizin şanlı sayfalarını şiirleştiren şair, Rubai türünün yeni Türk edebiyatında önemli şahsiyetlerinden kabul edilir. Bayrak ve vatan, onun mısralarında en usta anlatıcısını bulmuştur.

Şiir Kitapları: Heykeltraş (1924), Yastığımın Rüyası (1930), Ayetler (1936), Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor (1946), Rubaiyyat-ı Arif (1956), Enikli Kapı (1964), Kubbe-i Hadrâ (1956), Kökler ve Dallar (1964), Emzikler (1964), Dualar ve Aminler (1967), Aynalarda Kalan (1969), Kanatlar ve Gagalar (1946), Kıbrıs Rubaileri (1964), Avrupa’dan Rubailer (1971), Kova Burcu (1967).

 “Bayrak” Şiiri

Edebiyatımızda “Bayrak” şairi olarak tanınan Asya, “Bayrak” şiirini Adana’nın kurtuluş günü olan bir “5 Ocak”ın heyecanı ile yazdı.

Bayrak
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, 
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü, 
Işık ışık, dalga dalga bayrağım! 
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. 
Sana benim gözümle bakmayanın 
Mezarını kazacağım. 
Seni selâmlamadan uçan kuşun 
Yuvasını bozacağım. 
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder… 
Gölgende bana da, bana da yer ver. 
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar: 
Yurda ay yıldızının ışığı yeter. 
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün 
Kızıllığında ısındık; 
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün 
Gölgene sığındık
Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı; 
Barışın güvercini, savaşın kartalı 
Yüksek yerlerde açan çiçeğim. 
Senin altında doğdum. 
Senin dibinde öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim: 
Yer yüzünde yer beğen! 
Nereye dikilmek istersen, 
Söyle, seni oraya dikeyim!
Arif Nihat ASYA
****

Bayrak Şiiri Nasıl Yazıldı?
Arif Nihat Asya, ‘Bayrak’ şiirini nasıl yazdığını anlatıyor:
“Bayrak şiirini 35 yaşımdayken yazdım. Adana Erkek Lisesinde edebiyat öğretmeniydim. Hatay, Gazi’nin gayretiyle Türkiye’ye bağlanmıştı. Türkiye yeni bir sevinç içindeydi. Bu sevinci Adana da büyük coşkunluklarla yaşıyordu. Adana’nın Fransız işgalinden kurtuluşu, bildiğiniz gibi 5 Ocak 1922′dir. Bu bakımdan her sene 5 Ocak gününde Adana’da büyük şenlikler yapılır. Adeta yer yerinden oynar. Şehrin bir saat kulesi var, bir de Ulu Cami minaresi. İşte o saat kulesiyle Ulu Cami minaresi arasına her senenin 5 Ocak kutlamalarında kocaman bir bayrak asılır. Onbeş izcinin kolları üzerinde taşınan bir bayrak.
Hatay Türkiye’ye bağlandığı için 1940 yılının 5 Ocak kutlamalarının daha bir güzel, daha heyecanlı olması isteniyordu. O bakımdan Adana Maarif Müdürlüğünden bizim okula bir yazı geldi. Yazıda mealen deniyordu ki: “5 Ocak kutlamasında… o güne uygun şiirin liseniz öğrencilerinden biri tarafından okunması…” Lise müdürü bu konuda beni vazifelendirdi. Ben de öğrencilerim arasından üç dört kişi seçtim.
-Gidin kütüphanelerde araştırın.. güzel bir şiir bulun. Pek duyulmamış bir şiir olsun. Meşhurların da kitaplarını karıştırın, adı pek duyulmamış şairlerin de.
Çocuklar gittiler. Birkaç gün sonra geldiler.
-Efendim bulamadık dediler.
-Bulamadık olur mu diye öfkelendim. Gözünüzü dört açarak bir daha araştırın dedim.
Çocuklar çıkıp gittiler. Üç dört gün sonra elleri yine boş geldiler. E peki ne olacak? Kendi kendime dedim ki “Arif bu şiiri sen yazacaksın!” Bir gün sonra da 5 Ocak. Adana’da Ocak mahallesinde oturuyorum. O zamanlar bugünkü evlerde günün her saatinde elektrik yok. Geceleri petrol lambası yakıyoruz. Elayak ortalıktan çeklince petrol lambasının yorgun ışığı altında bayrağımıza sığınarak, kalemi elime aldım. Şafak sökerken, Bayrak şiiri hazırdı. O gece, şiiri nasıl yazdımsa, öylece kaldı. Üzerinde ikinci bir defa oynamadım.”

***
Allah’ın rahmeti üzerine olsun.
ÜLKÜ~YAZ