Asena Kınacı MORAL – Ahilik ve Ahi Evran Geleneğini Yaşatmak

AHİLİK VE AHİ EVRAN GELENEĞİNİ YAŞATMAK

AHİLİK VE AHİ EVRAN GELENEĞİNİ YAŞATMAK

“Türk evladı ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Asena Kınacı Moral

Günün ve haftanın konusu ekonomik dalgalanmalar olunca; herkes ekonomi hakkında konuşunca, olumsuzluklardan kurtulmanın yollarını ve çarelerini aramaya çıkınca ticareti sistemleştiren Ahi Evran ve Ahi geleneğini hatırlayıp hatırlatmamak da olmazdı.

Ahi Evran’ın asıl adı Şeyh Nasirüddin Ebul Hakayık Mahmud bin Ahmed el-Hoyi’dir. Babasının adı Ahmed’dir. Annesinin adı Kadın Ana olarak bilinmektedir. Ahi adının kullanılması çok eskilere dayansa da ahiliği sistemleştiren kişi Ahi Evran olarak kabul edilmiştir. Ahi Evran’ın 1171 yılında doğduğu varsayılmaktadır. Ahi Evran çocukluğunu doğduğu yer olan Azerbaycan’da geçirmiş ve Ahmet Yesevi’nin talebelerinden aldığı derslerle ilk tahsilini tamamlamıştır. Ahi Evran bir Hac yolculuğu sırasında Evhadüddin Kirmani ile tanışarak ona bağlanmıştır. Ahi Evran Bağdat’a gitmiş ve Bağdat’ın ilim çevreleri ile görüşmüştür. Üstadı Evhadüddin Kirmani vasıtasıyla 34. Abbasi Halifesi en-Nasır li Dinillah’ın kurduğu fütüvvet teşkilatına intisap etmiştir. Bu teşkilatın ileri gelenleri ile istişarelerde bulunmuştur. Büyük müfessir ve kelamcı Fahruddin er Razi’ nin bilgi birikiminden faydalanmıştır. Bağdat’ın o dönemde ilim ve irfan merkezi olması Ahi Evran’in yetişmesinde önemlidir. Tefsir, hadis, kelam, fıkıh, tasavvuf, felsefe ve tıp alanlarında Ahi Evran’ın eserler verdiği görülür. Ayrıca Ahi Evran,  İhvanu’s Safa, Farabi, İbni Sina,  Sühreverdi el Maktul, Fahruddin el Razi’ nin eserlerini derinlemesine inceleyerek bazılarını da Farsça’ya tercüme etmiştir.

13.yüzyıl başlarında Muhyiddin Arabi ve hocası Evhadüddin Kirmani ile  birlikte Ahi Evran’ın ailesi de Anadolu’da Kayseri’ye gelip yerleşmiştir. Kayseri’ye yerleşen Ahi Evran burada deri atölyesi kurarak debbağlığa başlamıştır. Bu nedenle  Ahi Evran’a “debbağların piri” de denir. Ahi Evran teşkilatçıdır. Düzen kurma , teşkilatlanma gerekliliğini eserlerinde vurgulamış, hayatında da uygulamıştır. Kayseri’den sonra bir süre Denizli’de yaşayan  Ahi Evran Kırşehir’e yerleşmiştir. Ahi Evran, hocası Kirmani’nin kızı Fatma Bacı  ile evlenmiştir. Fatma Bacı da Kayseri’de Bacıyan-ı Rum teşkilatını kurmuştur.

Ahi Evran Orhan Gazi zamanında 93 yaşında vefat etmiştir. Ebu İshak, Geyikli baba, Hacı Bektaşi Veli ile çağdaş olduğu varsayılmaktadır. Sadrettin Konevi ile yakın dost oldukları bilinmektedir.

Ahi Evran sayesinde ahlakın, sanat ve misafirperverliğin birleşimi olan Ahilik öyle saygın bir konuma gelmiştir ki yüzyıllarca esnaf ve sanatkârlara yön vermiştir. Devlet adamları dahi bu teşkilata girmeyi onur saymışlardır.

İslam inancıyla Türk örf ve adetlerini kaynaştıran ve insanı her şeyin üstünde tutan bir düşünce sistemi kuran Ahi Evran insan-ı kamil denilen ideal insan tipini de yetiştirmiştir. Sanat ve mesleklerinde üretici ve yararlı kişileri saygın, güvenilir, doğru, dürüst olarak yetiştirmiştir. Toplumda işbölümü ve işbirliği ile sosyal ve ekonomik dengeyi sağlamıştır. Dünya için ahreti,  ahret için dünyasını terk etmeden yaşayan ticaret erbabı yetiştirmiştir. Ahi Evran dayanışma ruhunu topluma yaymıştır. Toplumda zengin -fakir, esnaf-alıcı, usta-çırak gibi sosyal sınıflar arasında olumlu ilişkiler kurulmasını sağlayarak bulunduğu zamanda ve sonrasında bulunduğu yerlerin de ötelerinde Ahi geleneğinin yaşatılmasını sağlamıştır.  Haksızlığı ve güçlünün zayıfı ezmesini önlemek için çalışmıştır. Ahi Evran öğretisi ve Ahilik geleneği ile “eline, diline, beline” sahip olmak ile “alnı, sofrası ve kapısı” açık olmak prensibi üzerine huzurlu bir toplum kurulmuştur.

Ahi Evran ve Ahilik geleneği;

Adem gibi özür dileyen

Nuh gibi iyi olan

İsmail gibi dürüst olan

Musa gibi ihlaslı olan

Eyüp gibi sabırlı olan

Davut gibi cömert olan

Muhammet gibi merhametli olan

Ebubekir gibi hamiyetli olan

Ömer gibi adaletli olan

Osman gibi edepli olan

Ali gibi bilgili olan kamil bireyler yetiştirmiştir.

“Malın sahibi Allah’tır. Mal insanlar elinde Allah’ın emanetidir. Mal Allah’ın ölçüleri doğrultusunda kullanılmalı, gerektiğinde Allah rızası için harcanmalı, bu mallarla Allah kullarının ihtiyaçları karşılanmalıdır.” inancıyla yapılan ticaret faaliyetleri dün, bugün ve yarını kapsar. Bugün ticari sorunların çözümünde Ahilik değerlerinin prensipleri bu nedenle örnek alınmalıdır.

Türk milleti zor zamanlarda zor şartlardan çıkış yollarını daima bulmuştur. Ahilik Ahi Evran önderliğinde o günün sıkıntılı günlerine en uygun çözüm yoluydu. Üstelik ideal insan tipi yetiştirerek bir medeniyet inşası içerisinde en çok çimentoyu atan teşkilat oldu.

Ahiliğin önemini ve Ahi Evran’ın vizyonunu öğrenmemiz, anlamamız bugünün sorunlarının çözümünde herkese kolaylık sağlayacaktır. Ahi Evran ve Ahilik teşkilatının faziletlerinin bilen, anlayan ve öğrenen nesiller inanç ile davranışı birleştirerek sağlıklı bir ticaret sisteminin devam etmesini sağlayacaktır. Özüne insanı yerleştirerek “Hakka hizmet halka hizmet” şiarıyla hareket eden “hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için çalışan yarın ölecekmiş gibi ahret için çalışan” bireyler yetişecektir. Dünyayı bir imtihan yeri kabul eden hayat felsefesi ticaret ve tüccar ile bütünleşerek Türk töresi ve İslam dininin yapıcı özellikleri birleşince çözülemeyecek ekonomik dert, sıkıntı da kalmayacaktır.

NOT:

-Ahilik,  Dr. Yusuf Ekici, Ankara, Ağustos 2012, Sistem Ofset Yayıncılık

-Ahilik Türk İslam Medeniyetinde Dünyevi ve Uhrevi Sistem, Öğ.Gör. Kazım Ceylan, Ankara, 2012, T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kültür Yayınları isimli kitaplardan faydalanılmıştır.