Arif Nihat ASYA: TAKVİMLERİN BU YAPRAĞI SİYAH KALACAKTIR !

TAKVİMLERİN BU YAPRAĞI SİYAH KALACAKTIR !..

Arif Nihat ASYA

Yaşasın diye çok bağırdık. Ve henüz yaşayacak çağdaydı. Yaşamadı. 

Sıhhati için ettiğimiz dualar geri geldi. 

Şair “Ömrüne katmak için Tanrı ömrümden alsın” diyordu. Şair sesini Tanrı’ya duyuramadı. 

O’nun bu yurdu kurtarmakta gösterdiği harikayı fen O’nu kurtarmakta gösteremedi ve büyüklük O’nda kaldı. 

Karların, kışların, çöllerin, mermi rüzgarlarının yıkamadığı bir gövdeydi. Ve daha altmışında bile değildi. 
***
Eli meçhul asker abidesindeki ele benzerdi. 

Parmağının gösterdiği yere bir millet koşardı. 
 
Gözlerini bir kere dolaştırmakla bir ufuk çizerdi. O, yurdunun ufuklarını da böyle çizdi. 
 
Sesi kumanda etmek için yaratılmış seslerdendi. içerde ve dışarda dediği olurdu. 

***
Anası anaların, babası babaların en bahtiyarı oldu. Ulusunu ise ulusların en bedbahtı iken en bahtiyarı yaptı.
***
Fakat bu yurda baş oluşu ile 30 Ağustos bayramını yaptığımız, 23 Nisanı, 29 Ekimi yaptığımız adam bize bir matem günü de armağan bırakarak gitti. Takvimlerin bu yaprağı siyah kalacaktır. 

***
Artık bir daha görür müyüz, diye yolunu beklemeyin. Türk bayrağına sarılmış tabutunun arkasından bakan gözlere bayrağın kızıllığı doluyor. 
*** 
Daha dün “Atamız var, öksüz değiliz” diye levhalar hazırlamıştık, yalanmış. Atamız yok: öksüzüz! 
***
 
Bu yurda, bu ulusa gösterdiği ihtimamın, dikkatin onda birini, yirmide birini, ellide birini kendi şahsı için, kendi sıhhati için; kendi şahsına ve sıhhatine gösterseydi, daha, çok yaşardı. Şahsını en sonraya bıraktı, ve kendisine sıra gelmedi. 
***

Milleti ona on yedi milyonluk bir cenaze alayı yaptı. Ve O’nu yolcu etmeye üç günlük, beş günlük, on günlük yoldan dostlar koşup geldiler. 
***
 
Bana sorarsanız taşına destanının ilk mısraları kazılmalı, altına da “Gerisi milletinin hafızasında” diye yazılmalı; başka söz istemez. 
***
 
Türk bayrağı O’nun aziz ölüsünü gölgeleyecek ve şu yurdun yükseklerinden yapılacak türbesini bir Bozkurt bekleyecektir. Başka süs istemez. 
Vasiyetnamesi anayasa, mirası istiklâl olan bir vatan babasıydı.
Ey O’nun çocukları; gidiniz, mezarının başında yurdunun İstiklâl Marşı’nı söyleyiniz.
Başka ses istemez.