Kenan EROĞLU: Neden Kötü Söz?

Neden Kötü Söz Ederler?

  Kenan Eroğlu

                Odgurmuş: Bazı insanlar çok “kötü söz” ederler, olmadık yerlerde, olmadık zamanlarda “kötü söz”ü basarlar. Bu kötü sözlere “küfür” de diyebiliriz.
Ögdülmüş: Maalesef öyle; Bazı kimseler var ki; Karşıda bulunan kişi kim olursa olsun ilk fırsatta “kötü söz” basarlar. Çok kısa belirtmek gerekirse; Fikir beyan edemeyenler “kötü söz” yolunu seçerler. Bu durumun en kısa izahı budur.
Birde yetişme tarzı itibariyle küçük yaştan beri bulunduğu çevre, aile ortamından gelen alışkanlıklar nedeniyle de kötü söz alışkanlığı elde edenler de vardır. Bu gibiler de küçükten beri edindikleri alışkanlıklar nedeniyle olur olmaz kötü söz ederler.
Aslında konuyu biraz açacak olursak; “Kötü söz” konusu bir ahlak ve erdem konusudur. Ahlaken saygın kişiler hiçbir şekilde kimseye “kötü söz” etmez, “kötü sözde” bulunmazlar, onlara “kötü söz” yakışmaz. Onlar da kendilerine “kötü söz” etmeyi yakıştıramazlar.
Genel olarak kim “kötü söz” eder diye baktığımızda görüyoruz ki, aşağıdaki adam yukarıya, zayıf olan güçlü olana, beceriksiz olan becerikli olana, tembel olan çalışkan olana çoğu kez “kötü söz” eder. Yukardaki adam işi ve bulunduğu yer itibariyle, daha kuşatıcı olduğu için o “kötü söz” etmez.
Zayıfın güçlüye her zaman “kötü söz” ettiğini de söyleyebiliriz.
Bizde neredeyse gelenek haline gelmiştir, “Padişahın bile ardından atarlar“. Sözü bunun en güzel ve çarpıcı örneğidir.
Herhangi bir mevki ve makama gelmemiş, kendi halinde hayat mücadelesini sürdüren ahlaki değerleri pek önemsemeyen avama mensup insanlar, güç ve makam sahipleri için her zaman ileri geri konuşurlar.
Her meselede her konuda, her olayda fikir beyan eder, yukarıda sorumluluk mevkiinde olanları eleştirir “kötü söz” ederler. Bu durumdan yukarıda bulunanların çoğu kez haberleri dahi olmaz.
Aslında fazla bilinmez ama çoğu kez de insanlar konunun detayını bilmeden, “söylediğim bu söz nereye gider, bana ne faydası vardır, benden neler götürür” diye düşünmeden “kötü söz” ederler ama işin aslını bilseler belki de etmezler. İşin aslı; “kötü söz veya tekfir” Peygamberimizin belirttiği gibi “iki taraflı bir ok” gibidir ve eğer hedefindeki insan “kötü söz” edilmeyi hak etmiyorsa o söz, sözü söyleyene geri döner. Aslında karşıdaki kişi kötü sözü hak etti diye de bir şey yoktur. Kötü söz, kötü sözdür, iş asla tevil götürmez. Hak etmişti demenin asla yeri yoktur. Hiç kimse; Ne derse desin, ne ederse etsin hiçbir şekilde kötü söz söylenmeyi hak etmezler. Hiç kimse de bir başkasına hak etti-etmedi diyerek kötü söze söyleme yetkisini kendinde bulamaz, bulmamalıdır.
Odgurmuş: Bizde özellikle de muarızı olduğumuz siyasi yapılar ve onların mensupları hakkında çok fazla ileri geri konuşur “kötü söz” ederiz.
Ögdülmüş: Evet maalesef böylesine bir durumla karşı karşıyayız. Fakat kim olursa, olsun, ister siyasi muarızlarımız, ister amirimiz, memurumuz, ister düşmanlarımız, ister Devletimizin ve Milletimizin düşmanları olsun “kötü söz” etmemek gerekir. Karşıdakine kızabilir, eleştirebilirsiniz, onun fikirlerine tamamen zıt fikirler de ileri sürebilir, karşıdakinin fikirlerinin yanlış olduğunu ileri sürer kökten ret dahi edebilir ve hatta onun görüşleri aleyhinde çaba da sarf edebilirsiniz. Ama asla “kötü söz, küfür-tekfir” yolunu benimsememek gerekir.
Hele de; Türk Milletinin geleceğinin büyüklüğüne inanan, milli ve manevi değerlere inanan ve bunlara önem veren bir fikir hareketinin mensupları, güzel güzel ve sakin sakin konuşmak yerine hiç kimseye “kötü söz” etmemesi gerekir. Onların “kötü söz”le vs. geçirecek zamanları yoktur. Fikirler, ona buna kötü sözler sarf ederek insanlara kabul ettirilemez, insanlar ancak güler yüzle ve tatlı dille ikna edilebilir. Biz tarihte kurduğumuz devletleri ve medeniyetleri onu buna “kötü söz, tekfir-küfür” ederek kurmadık. İnsanlara “kötü söz” etmek yerine hoşgörü ile yaklaşmak lazımdır.
Odgurmuş: Bir de kötü sözlerin yanı sıra karşıda bulunanları çeşitli şekillerde itham ederler.
Ögdülmüş: Bu gibi insanlar da vardır. Fikren karşısında bulunan muarızlarına önemli bir tenkid ve izah getiremeyenler karşıda bulunan kişi ve gurupları çeşitli kelimelerle itham ederler ve sizi ve fikirlerinizi olmadık yerlere bağlarlar. Hatta daha da ileri giderek karşılarında bulunan kim olursa olsun onları ihanetle bile suçlarlar. Bu durum fikren yetersizliğin sonucudur. Fikren yetersiz olan kimseler mesele ve konuları uzun uzun izah etmek yerine karşıda bulunanı kısa yoldan kötü sözle ve hatta ihanetle damgalarlar.

Sözün Özü:
Kötü söz ve tekfir; askerî ihtilallar gibidir, kime vuracağı hiç belli olmaz