DEĞERLER EĞİTİMİ ÜZERİNE GENEL BİR DEĞERLENDİRME- Gazi KARABULUT

KARABULUT Gazi *

 

DEĞERLER EĞİTİMİ ÜZERİNE GENEL BİR BAKIŞ

 

ÖZET

Toplum hayatının şekillenmesindeki en temel kurum şüphesiz ki eğitim kurumları olmalıdır. “Bireyin, bir problemi görme ve çözme yeterliliği kazanması” şeklinde tarif edebileceğimiz eğitim kavramı, uygulama sahasında aynı hüviyeti kazanamamıştır.

Özellikle cemiyet hayatında yaşanan kültürel değişim ve farklılıklar, eğitim camiasını yeni arayışlara itmiştir. Bu çabalar “değer” kavramı üzerinde yoğunlaşmış ve bunun bir bütünsellik içerisinde eğitim-öğretim müfredatına girmesi sağlanmıştır.

Nihayet okullarda sistemli bir program dahilinde ve derslerin içinde belirlenen kavramlara yer verilmiştir.

Yapılan çalışmalar neticesinde bütün kademelerde “sevgi ve saygı, temizlik, doğruluk ve dürüstlük, yardımlaşma ve dayanışma, sabır, aile ve toplum, adalet ve sorumluluk” gibi başlıklar belirlenmiştir.

 

KAVRAMLAR:

Değer, eğitim, öğretmen, okul, kültür, müfredat, program

 

GİRİŞ

Kavramlar ve kavramlara yüklenen anlamlar, ifade ettiği sözlük anlamından ziyade kullanılış şekli ve kullanıldığı yere göre yer yer değişik manalara dönüşebilmektedir.” Değer” sözcüğü de bunlardan biridir. Türk Dil Kurumu’na göre “bir şeyin para için ölçülebilen karşılığı, paha, üstün nitelik, üstün ve yararlı nitelikleri olan birey, bireyin nesne ile olan ilişkilerini belirleyen durum ve bir ulusun sahip olduğu sosyal, kültürel, ekonomik ve bilimsel değerlerini kapsayan maddi ve manevi ögelerin bütünü” gibi anlamlarda tanımlanmaktadır (TDK, 2015).

Değerler eğitimi ile amaçlanan “iyi bir birey” kadar “iyi bir yurttaş” olmak hedeflenecekse Türk kültüründe öğretmenin yerini irdelememiz gerekmektedir.

Türklerde karşılaştığımız ilk öğretmenlik ve eğitim örneği, göçebe yaşantı doğrultusunda korunma ihtiyacı ve savaş eğitimi çizgisinde olmuştur. Konuyu Yahya Akyüz, Eğitim Tarihi’nde şöyle açıklıyor:

“Hunlar, tarihte bilinen en eski Türk devleti olup, merkezleri Orhun Selanga ırmakları ile Türklerin kutlu ülke saydıkları Ötüken ve çevresi merkez olarak kurdukları bir devlettir. Başkentleri Ötüken’dir. 17 sürü besleyen, atlı göçebe kabilelerden oluşmuştur. Özellikle komşuları Çin’e karşı korunmalarını kolaylaştırdığı için, Hunlar yerleşik değil göçebe bir yaşantıyı benimsemişlerdir. Bunun doğal sonucu olarak da savaşçılık, yöneticilik, bazı el sanatları ile dini inanışlar ve çocuk yetiştirmeye ilişkin değerler eğitime damgasını vurmuştur. Hunlardaki eğitimi; yaşayış biçimleri şekillendirmiştir.” ([1])

Tabi burada karşımıza çıkan asıl kavram “eğitim” sözcüğü oluyor. Yıllarca “ Eğitime Giriş” derslerinde bu kavramı şöyle tanımlandı.

Eğitim; Latince’de “Educate” mastarının isim şekli olan “Education” sözcüğünün Türkçe karşılığıdır.([2])

Sözlükte, büyütmek, yetiştirmek, geliştirmek gibi anlamlara gelir. ([3])

Terim olarak ise; “Bireyin davranışlarında, kendi yaşantısı yoluyla istendik yönde değişme meydana getirme süreci” ([4]) veya “Bireyin davranışında, kendi yaşantıları yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme denemeleri sürecidir.

Günümüzde bu tanımın artık “bireyin problemi görme ve çözme yeterliliğine ulaşması” şeklinde izah edilmesinin daha doğru olduğu ifade edilebilir.

DEĞERLERİN İNSAN ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Eğitimin “problemi görme ve çözme” yeterliliği ile birlikte, “değer” temelli birey ve toplum şekillendirmesi de göz ardı edilmemelidir. En az akademik başarı kadar “değerler”  de eğitim öğretim camiasının temel ilkeleri arasında sitemli bir şekilde yer alması gerektiği tartışmasız gereklilikler arasındadır.

Tabi burada “değer” kavramı ve ilintili terimlerin kapsadığı geniş alandan ziyade ulaşılmak istenen, sosyal, psikolojik ve eğitim boyutu ile bireyden cemiyete doğru genişleyen bir fayda esas alınmaktadır.

Değerlerin birey ve toplumdaki etkileri ve işlevsel süreci üzerine yapılan araştırmalarda şu hususlar ön plana çıkmıştır.

İçten bir güç olarak değerler;

Bireysel davranışları etkiler;

Yaşamda ikilemde kalma durumunda karar vermeyi kolaylaştırır;

Toplum ya da bireyler tarafından benimsenen birleştirici olgulardır;

Bireysel algı ve gerçeğin yorumlanmasını etkiler;

Davranışları kontrol etmeyi sağlar;

Kişi ve toplumların istek ve amaçlarını temsil eder;

Zaman içerisinde çeşitli etmen ve bireylere göre değişebilir;

Duygu yüklüdür,

Düşünce ve anlayışa güç verir,

Davranışları yönlendirir;

İnsan kişiliğinin etik, sosyo-ekonomik, zihinsel, politik, fiziksel, estetik, dinsel gibi çeşitli boyutlarını içerir (Kasapolu, 2013).

 

İnsanın bilişsel, duyuşsal ve davranışsal olarak üç boyutu olduğu düşünülecek olursa yukarıda belirtilen değerlerin işlevsel süreci bu üç boyutu direk etkilediği görülecektir.

Okullarda ise değerler eğitiminin, öğrencileri duyuşsal olarak etkilemeye yönelik olduğu davranışsal ve sosyal olarak aynı etkiyi göstermediği görülmektedir.

Değerler eğitimi ile ilgili belki de ele alınması gereken ana sorun bu olmalıdır. Çünkü bilişsel veya duyuşsal olarak edinilen kazanımların, bireyin davranışlarında ve cemiyet hayatında karşılık görmemesi kazanımlara yeteri kadar ulaşılamadığını da ortaya koyar.

Bunun neticesinde değerlerin toplumdaki etkisi de zayıflamaktadır. Üstelik çağımızda, değerleri anlama ve uygulama ile ilgili ciddi engeller olduğu da ortadadır.

 

DEĞERLER EĞİTİMİNİN UYGULANMASINA OLUMSUZ ETKİ EDEBİLECEK TOPLUMSAL PROBLEMLER

 

Değerlerin fert ve toplum nazarında yeteri kadar karşılık görmemesi veya kıymet görmesine engel teşkil eden durumları başlıklar halinde şöyle sıralayabiliriz:

 

  • Cemiyet hayatının, sosyal yaşantısındaki ortam istenen değerlere sahip çocukları yetiştirmeye uygun mu?
  • Her şey çocuklar adına planlanıp uygulanırken, böyle bir nesil sorumluluk sahibi olabilecek mi?
  • Televizyon ve iletişim ağları, belirlenen değerlerin aksine; şiddet, cinsellik vb içerikli programlarla dolu iken belirlenen iyi insan olma temelli değerler hedefine ulaşabilecek mi?
  • Özellikle velilerin aşırı korumacı ve müdahaleci tutumları, çocukların özgüvenli bir şekilde gelişimine müsaade edecek mi?
  • Ebeveyn “onlar mutlu olsun, üzülmesinler” diye hazırcı bir tutumu ortaya koyarken, onlar mücadele etmeden mutlu olabilecekler mi?
  • Okullar, sadece akademik açıdan başarılı bireylerin yetiştirildiği kurumlar olarak mı düşünülmeli; yoksa insani değerleri benimsemiş bireyler yetiştirmek de okulun temel görevleri arasında değil mi?
  • Bütün dünyayı etkisi altına alan olumsuz tutumlar karşısında,(yükselen şiddet eğilimleri, yalan söyleme, hırsızlık, anne-babaya, öğretmene, büyüklere karşı olumsuz davranışlar, iş ahlâkında düşüş, kişisel ve toplumsal sorumluluk bilincinde azalma, madde bağımlılığı ve intihalarda artış vb.) eğitim kurumlarının çözüm üretmesi asli vazifesi değil mi?
  • Değişen ve gelişen dünya ile beraber televizyon, bilgisayar oyunları, sinema, dergi, internet, oyuncaklar ve reklamlar aracılığıyla bütün dünya, eğitim kurumları öğrencilerine rehber olabiliyor mu?

 

DEĞERLER EĞİTİMİNE DUYULAN İHTİYAÇ

 

Yukarıda belirtilen temel toplumsal problemler, değerler eğitimine duyulan ihtiyacı da somut bir şekilde ortaya koymaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığı, değerler eğitimine duyulan ihtiyacı 13 Ocak 2017 tarihinde kamuoyu ile paylaştığı “Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Ve Ortaöğretim Öğretim Programlarının Güncellenmesi” başlığı altında ilgili bölümde şöyle izah etmektedir.

“Bakanlığımız, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyindeki öğrencilerin, toplumun duygu, inanç, öncelik ve değerlerinin farkında olmasını amaçlamakta; millî ve manevi değerleri özümsemiş olması yönünde çalışmalar yapmaktadır. Bu kapsamda öğretim programlarına millî birlik ve beraberlik ruhumuzu ayakta tutacak değerlerimizi yerleştirerek güncelleme çalışmaları yapılmıştır. Programlar güncellenirken;

  • Değerlerin kalıcı ve anlamlı olabilmesi için dersin kazanımları ve konularla ilişkilendirilmesi gerekliliği, aksi durumda sadece konu bağlamından kopuk kelimeler olarak kalabileceği endişesinden hareketle, öğrencilere aktarılması hedeflenen değerler her dersin doğası ve kazanımları göz önünde bulundurularak belirlenmiştir.
  • Ders kitabı içeriklerinde ve ders işleniş sürecinde değerlerin işlenmesinin zorunluluk haline getirilebilmesi amacıyla, değerlere program kazanımlarının uygun olması durumunda doğrudan kazanımlarda, aksi durumda kazanımların içerik (konu) boyutu ile ilişkilendirilerek kazanım açıklamalarında yer verilmiştir.
  • Öğretim programlarının girişlerinde “Değerler” başlığı açılarak, değerlere ilişkin öğrencilerde farkındalık oluşturulması, bunların öğrenciler tarafından özümsenmesi, tutum ve davranışa dönüştürülmesinde kullanılabilecek yöntem ve teknikler ile uygulamalara ilişkin açıklamalara yer verilmiştir. Kazanım ve açıklamalarına doğrudan yer verilemeyen, ancak ders ile öğrencilere kazandırılabilecek değerlere de bu bölümde değinilmiştir.” [5]

Yine program güncelleme açıklamasında öğrenme öğretme sürecinin değer odaklı olabilmesi için atılacak adımlar ifade edilmiştir.

  • “Öğrenme öğretme sürecinin, olumlu his ve deneyimleri uyandıracak, öğrencilerin kendilerini anlamalarına yardımcı olacak, açık fikirliliği ve sorgulamayı destekleyecek, değerlerin keşfedilmesine ve özümsenmesine, öğrencilerin değerlere ilişkin bilgilerini uygulamaya dönüştürebilmelerine imkân sağlayacak şekilde yapılandırılması,
  • Öğretmenin rol model olması,
  • Değer eğitiminin sınıfla sınırlandırılmaması ve kalıcı olabilmesi için okul aile işbirliği oluşturulması, rehberlik servislerinin aile eğitimleri düzenlemesi,
  • Öğrencilerin sosyal sorumluluk projelerinde görev almaları için teşvik edilmesi.”[6]

 

Ayrıca Milli Eğitim Bakanı tarafından 18.07.2017 günü, yeni müfredat ile ilgili yaptığı açıklamada “Müfredatların giriş bölümüne ‘değerler eğitimi’ başlığı altında bir bölüm eklenmiştir. Müfredatlar yenilenirken farklı kültür ve  medeniyet havzalarının katkıları belirginleştirilmeye çalışılmıştır.” şeklindeki açıklaması ile “değerlerin” uygulanması ile ilgili resmi süreci başlatmıştır.

 

DEĞER KAVRAMLARI, UYGULAMA YÖNTEMLERİ VE ATILACAK ADIMLAR

 

Milli Eğitim Bakanlığının 18. 07. 2017 günü on kök değer olarak belirlediği ama açıklamalarda geniş bir yelpazede ele aldığı değerler eğitimi başlıklarına göz attığımızda geçmişten günümüze uzanan ve geleceği de ihtiva eden kavramlarla karşılaşıyoruz.

Adalet,

Dostluk,

Dürüstlük,

Öz denetim,

Sabır,

Saygı,

Sevgi,

Sorumluluk,

Vatanseverlik,

Yardımseverlik.

Bu değerlerin derslerle ilintilendiriliyor olması, yıllık bir plan çerçevesinde müfredata taşınması doğru bir tercihtir.

Ancak, okul öncesi eğitimden başlayıp lise son sınıfa kadar devam ettirilmesi amacı ile güncelleştirilen programın içinde değerler eğitiminin uygulanma şeklinin daha da somutlaştırılması ihtiyacı olduğu aşikardır.

Özellikle okul öncesi ve ilkokul seviyesinde soyut kavramların kavratılması için uygulanabilir yöntemler ortaya konmalıdır.

Genel olarak değerler eğitiminin derslere dağılışında uygulanacak yöntemleri şöyle sıralayabiliriz.

 

Bu yöntemlerin uygulanışında alt sınıflar açısından başka uygulama tarzları ortaya koymak gerekmektedir.

Değerler eğitimi ile ilgili belirlenen başlıklar, yöntemler ve müfredatta yer alması dahil bu çalışmalar, zamanla eğitim-öğretim ortamında etkin bir şekilde yer alacaktır. Ancak şu an için karşılaşılacak güçlükler olduğu göz ardı edilmemelidir.

Karşılaşılacak güçlüklerin en aza indirilmesi için yapılabilecek çalışmaları şöyle sıralayabiliriz.

  • Öğretmenlerin, değerler eğitimi ile ilgili temel yeterliliğe ulaşmaları (Seminer, panel, zümre toplantıları, çalıştay vb.)
  • Değerler eğitiminin akademik takvim içinde detaylı bir şekilde yer alması
  • Ortak çalışmalarla belirlenen kavramların detaylı bir şekilde kitap haline getirilmesi
  • Kavramların derslere göre kazanımlarla örtüştürülmesi
  • Değer kavramlarının okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lisede kademeli olarak yer alması
  • Uygulamalarla ilgili geniş bir çalışma ürünün ortaya konması
  • Değerler eğitimi ile ilgili uygulamalarının ardından standart bir ödüllendirmenin çalışma planının içinde bulunması

 

SONUÇ YERİNE:

Dünyada ve ülkemizde yaşanan baş döndürücü teknik gelişmeler, cemiyet hayatı yerine birey temelli yaşantının artması, bireylerin sadece kendi çıkarları doğrultusunda bir hayatı arzulaması değerler eğitiminin gerekliliğini ortaya koyan bir tahlile dönüşmüştür.

Değerler eğitiminin ülke genelinde en az akademik başarı kadar önemsenmesi, yıllık bir plan dahilinde uygulanması, derslerde özellikle vurgulanması, ödüllendirmenin somutlaştırılması ve her yıl değerlendirme kriterlerine tabi tutulması neticesinde şu hedeflere ulaşılması mümkün olacaktır.

  • Geçmiş kültürel ögeleri bilen, geleceği toplum hayatı ile şekillendirmeyi ilke edinen karakterli bireylerin yetişmesi,
  • Neslin, kendilerine ve topluma yararlı olacak temel değerleri psikolojik, bilişsel ve sosyal gelişimlerine uygun olarak kazanmaları,
  • Temel değerleri toplumla bütünleştirmesi,
  • Kazanılan değer temelli davranışların, bireyi ve toplumu şekillendirmesi beklenir.

 

*Eğitimci-yazar

[1] Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi, s. 4.

[2] Cavit Binbaşıoğlu, Eğitime Giriş, Ankara, 1988, s. 2.

[3] Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, C. I, s. 677.

[4] İbrahim Ethem Başaran, Eğitime Giriş, Ankara, 1984, s. 17

[5] http://ttkb.meb.gov.tr/www/ilkogretim-ve-ortaogretim-ogretim-programlarinin-guncellenmesi/icerik/289

[6] http://ttkb.meb.gov.tr/www/ilkogretim-ve-ortaogretim-ogretim-programlarinin-guncellenmesi/icerik/289