Ali GÜNGÖR’E SAYGI…

DURUM MUHAKEMESİ 

Ali GÜNGÖR  

Dünyada Allah’ın hoşnut olacağı bir adalet ve nizamı kurmak için yaratıldığına inanan Türk Milleti uzun tarihi geçmişi içinde zaman zaman düştüğü bunalımların en uzun devresini yaşamaktadır. 250 yıldan bu yana devam eden bu bunalım, milletimizi her geçen gün dünya milletleri arasında geriye götürmüş, nüfusunun yarısından fazlasını başka topraklarda ve başka milletlerin idaresinde esir bırakarak terketmesine sebep olmuştur.
İçinde bulunulan durum günümüz için iç açıcı olmamakla birlikte, her an kabuğunu kırma ve yeniden dünya milletlerine öncü olma ümidini veren güçlü imkanları da beraber taşımaktadır. Bu ümit ve imkanlardır ki, dünyayı kendi menfaatleri istikametinde paylaşan süper devletleri devamlı rahatsız etmekte, oyunlarının büyük bir kısmının Türkiye üzerinde odaklaşmasına sebep olmaktadır. Neticede,birlik, beraberlik ve kalkınma istikametinde gelişen uyanış hareketlerine karşı engeller oluşturulmakta, kültürel, ekonomik ve siyasi olarak milletimizi kendi içinde kargaşaya sürükleyici tedbirler geliştirilmektedir.


Bugün 10 binlerce insanımız cezaevlerindedir. Bunların acısını çeken ve mağduriyete düşen insanların sayısı ise milyona varmaktadır.
Açık ve gizli olarak işsizliği, evine bir lokma ekmek götürebilmenin ızdırabını, yaşayan insanların sayısı bu sayının 3-5 mislidir.
Diğer taraftan Türkiye yeniden şekillenmektedir. 12 Eylül’e kadar memleketi idare eden ve etmeyen bütün partiler kapatılmıştır.
Anayasa, siyasi partiler ve seçim kanunu yeniden düzenlenmiş, siyasi partiler yeniden kurulmaya başlamıştır. Sunalp’ın MDP, Özal’ın ANAP ve Calp’ın HP’si hukuki olarak tescil edilirken, BTP kapatılmış, SODEP ve YGP büyük ölçüde veto yemiştir. YDP, DYP ve bir kaç tane daha yeni parti kuruluşu hazırlıkları sürmekte, bunları daha yenilerinin takip etmesi de, milletin mevcut kuruluşlardan tatmin olmaması sebebiyle kuvvetle muhtemel görülmektedir.


Türk Ordusunun emir-komuta zinciri altında yaptığı ihtilal neticesi görevi üstlenen MGK, yönetimin başında ve bütün yetkileriyle görevine devam etmektedir.


Milletimiz, aydınımızın içinde bulunduğumuz durumu ve tarihi gelişimi çok iyi değerlendirip, üzerine dişen görevi bulmasını ve bu istikamette gayretlerini birleştirmesini beklemektedir. Bu görevi bulabilmek iyi bu durum muhakemesi yapmaktan geçer.
1-MGK:
Anarşi ve terörü bizzat kendilerinin iktidar olmasından başka bir yolla önlemenin mümkün olmadığını düşünerek, kanuni ve icrai tedbirleri geliştirmek bir daha milletin anarşi ve teröre maruz kalmasına fırsat bırakmamak, bu şartlarla demokrasiyi yeniden kurmak üzere iktidara el koymuştur. Bizzat sayın Cumhurbaşkanının da ifade ettiği üzere hiçbir menfaat beklemedikleri gibi başlarını ortaya koymuşlardır. Bunun içinde aynı zamanda hayatlarının garantisi olacak çıkış gerekçelerini başarmak mecburiyetindedirler. Ancak ilmen ve tecrübelerle sabit olmuştur ki, ne tarz bir idare olursa olsun, artık çağımızda milletin tasvibini almadan iktidar olunsa bile, iktidarı sürdürmek uzun süreli mümkün olmamaktadır. Bu sebeple MGK Anayasa meselesinde de olduğu gibi tedbirlerini milletin tasvibini alarak sürdürmek istemektedir.
2-HALK:
Yakın geçmişte anarşi ve terörden bizar olmuş, can ve mal güvensizliğinin ne demek olduğunu çok acı bir şekilde yaşamıştır. Böyle acı günlere kendi irade ve hürriyetinin sınırlarının genişliğinin değil, konuyla ilgili görevli ve sorumluların zaaf ya da gafletlerinin sebep olduğunu düşünmekte, tedbirlerin buna göre geliştirilmesini beklerken,yeniden öyle günlere dönmeyi kesinlikle istememektedir.
3-TÜRKİYE’NİN DÜŞMANLARI:
250 yıldan beri devam eden aydın-halk ikilemine ordu-halk ikilemini ekleyerek karşılıklı güvensizlik ve düşmanlık yaratmanın, milletimiz içinde yeni bir huzursuzluğun tohumunu yeşertmenin çabası içerisindedir. Özellikle kuzeyden gelen Marksist-Leninist ideolojik saldırı, 12 Eylül’e kadar halk nezdinde bütün müesseseleri yıpratmış, kendi güçleri yetmediği için geriye kalan tek müessese ordunun iktidar olması ve her iktidara karşı halkta beliren memnuniyetsizlik ve muhalefet neticesi ordunun da kendi kendine yıpranmasına ümidini bağladığından bugünki ortamı bu istikamete bütün gücü ile değerlendirmenin fırsatını geliştirmektedir. Kendi fraksiyonları içinde de,TKP olan merkezin, haklılığını ispat etmiş olmanın avantajını iyi bir şekilde kullanarak.


Bu şartlar içerisinden düşmanlara fırsat verecek bir yara açmadan, MGK’ya rahatlık ve halka huzur getirecek bir çıkış yolu nasıl bulunacaktır. İşte aydınımıza ve hiçbir menfaat şebekesi ile ilişkisi olmadığı için her şeyden önce millet menfaatini düşünen ve bu istikamette hiçbir fedâkarlık ve tehlikeden çekinmeyen gençliğimize bu noktada görev düşmektedir.


Türk aydını, genci ve yaşlısıyle, Devletin bağımsızlığı, milletin refah ve mutluluğu, şahıs, sınıf ve zümrelerin değil millet iradesinin hakim kılınması istikametinde halk ile bütünleşerek kendi içinde birleşmeli, bu hedefe yönelik gayret içinde bulunmalıdır.

Yunus Buğra YILMAZ Arşivi, HAMLE, SAYI:26, 04 TEMMUZ 1983, s.35